26.10.2020
Genç adam gözlerini açtığında daha önce hiç görmediği bir adanın kumlarında yatıyordu. Etrafına baktığında yanında iki kişinin daha olduğunu gördü. Ayağa kalkıp ensesini kaşıdı. En son ne olmuştu?
Uçak düşerken yanına iki kişi gelmişti ve içlerinden bir tanesi "Kaçalım buradan!" diye bağırmıştı.
Sonuç olarak birlikte denize düşmüşler ve en yakın adaya kadar yüzmüşlerdi. Gerisini hatırlamıyordu, kıyıya ulaştıklarında uyuya kalmış olmalılardı.
Uyuyan gençlerin yanına gidip onları dürtmeye başladı. Birisi gözlerini açıp ona baktı, daha sonrasında yanındakini dürttü "Ne var Seokjin? Bir uyutmadın!"
"Uyansana geri zekalı!" dedi Seokjin.
"Gerizekalı senin anandır." dedi yanındaki adam uyumaya devam ederken.
"Lan anamın ne suçu var!" dedi Seokjin sinirle.
"Seni doğurmuş yetmez mi?" göz devirdi Seokjin.
"Uyan artık, çıldırtma beni!" Genç adam bıkkınlıkla gözlerini açtı "Uyandım oldu mu?"
Daha sonra etrafa bakınıp korkuyla sıçradı "Lan burası neresi!"
Seokjin de ayağa kalkarken konuştu "Ada gerizekalı, ada!"
"İyi de biz en son uçaktaydık, Los Angeles'a gidiyorduk." dedi genç şaşkınlıkla.
Seokjin göz devirdi "Senin hafızanda cidden bir sorun var Hoseok. Hani sonra uçak düştü biz de denize düştük. Pilot beyle adaya kadar yüzdük."
Hoseok yüzünü ekşikti "Iy bir sürü böcek vardır şimdi burda."
"Sadece böcek değil, yılan da vardır hatta her şey vardır." dedi Seokjin etrafa bakarak.
Taehyung kendini hatırlatmak amacıyla öksürdüğünde ikisi de ona döndü. "Tanışmadık bir türlü."
Hoseok başını sallayıp kendini tanıttı "Ben Jung Hoseok, Seul - Los Angeles uçağındaki yolculardan biriydim."
Seokjin göz devirdi "Orasını hepimiz biliyoruz." Sonra devam etti "Ben Kim Seokjin, bu kadarını bilmen yeterli."
Taehyung başını salladı "Benim kim olduğumu zaten biliyorsunuzdur."
Hoseok başını sağa sola salladı "Pilot olman dışında hiç birşey bilmiyoruz."
Taehyung başını aşağı yukarı salladı "Anlaşılan pilot anonslarını pek dinlemiyorsunuz, orda kendimi tanıtmıştım çünkü. Her neyse ben Kim Taehyung, memnun oldum."
Hoseok gülümsedi "Ben de."
Seokjin somurtarak "Uçağı kullanabilseydin ben de memnun olurdum." dediğinde Taehyung kaşlarını çattı.
"Gayet iyi bir pilotumdur fakat uçağın bozulması elimde olmayan bir durum. Nasıl siz araba kullanırken elinizde olmayan durumlar ile araba bozulabiliyor, aynı şekilde de pilotların elinde olmayan durumlarla uçak bozulabiliyor."
Seokjin başını salladı "Her neyse kusura bakma bazenleri fazla asabi olabiliyorum, ben de memnun oldum."
Taehyung omuz silkti "Sorun yok."
Hoseok etrafa bakarken konuştu "Arkadaşlar ne kadar süre burda kalıcaz biz şimdi?"
"Birileri gelip bizi bulana kadar." diye cevap verdi Taehyung.
Seokjin araya girdi, midesini tutarak "Gençler ben çok acıktım." dedi.
Hoseok başıyla onayladı, Taehyung "Dağılıp yiyecek birşeyler arayalım daha sonra tekrar burda buluşalım." dedi.
Seokjin başını salladı "Dikkat edin de kaybolmayın."
"Böcek ve hayvanlara da dikkat edin, iğrençler." dedi iğrenerek Hoseok.
...
Taehyung Anlatımıyla
Jennie... Her şeyim, öğrenmiş midir uçağımın düştüğünü?
Öldüğümü düşünüyor mudur? Çok ağlamış mıdır? Arkadaşlarım ne yapmıştır peki?
Seokjin ve Hoseok elindeki hindistan cevizini yerken ben yemeğime hiç dokunmamış, Jennie'yi düşünüyordum.
Bir hafta önce evlenme teklifi etmiştim ona, kabul etmişti. Ben gitmeden önce ev bakmıştık beraber...
"Hadi herkes kendinden bahsetsin!" Düşüncelerindem çıkıp Hoseok'a döndüm.
"Peki" dedi Seokjin.
Hoseok gülümsedi "Tamam, ben başlıyorum o zaman. Sonra da siz kendinizden bahsedin."
"Ben Jung Hoseok, 27 yaşındayım. Seokjin ile beş yıl önce, bir uçakta tanıştık ve arkadaş olduk. En sevdiğim renk sarı, böceklerden hoşlanmam. Psikoloğum, Seul de yaşıyorum."
Başını salladı Seokjin "Tamam, şimdi de ben anlatıyorum. Ben Kim Seokjin, 28 yaşındayım. En sevdiğim renk mor. Doktorum, Seul'de yaşıyorum."
Hoseok ve Seokjin bana döndü "Sıra sende Taehyung." dedi Hoseok.
Başımı sallayıp derin bir nefes aldım "Ben Kim Taehyung, 25 yaşındayım. En sevdiğim renk mavi. Bir hafta önce dünyanın en güzel kadını ile nişanlandım ama muhtemelen şu anda beni öldü sanıyor. Pilotum biliyorsunuz zaten, Seul'de yaşıyorum." Jennie'den bahsederken yüzümde bir tebessüm oluşmuştu...
"Çok aşık olduğun belli." dedi Seokjin gökyüzüne bakarak "Ondan bahsederken gözlerin parladı."
Gülümsedim "Sizin var mı sevdiğiniz birisi?" Hoseok başını sağa sola sallarken Seokjin onayladı.
"Var ve şuan bizi izliyor." Hoseok'un yüzü asılırken, anlamsızca ona baktım.
"Nasıl yani?"
Gülümseyip parmağıyla gökyüzünü işaret etti "Orda..."
Anlamıştım, Seokjin gökyüzünü izlemeyi bırakıp dolu gözlerle bize döndü "İsmi Joo hyun'du. Ona evlenme teklifi edecektim ama..." devamını getiremedi.
Başını eğip, titrek bir sesle konuştu "Ama siktiğimin arabasında kaza geçirdi!"
Hepimiz susmuştuk, tek ses doğanın sesleri ve Seokjin'inin burun çekme sesiydi.
Başını kaldırıp kırmızı gözler ile bize baktı "O... o çok güzeldi. Bunu hak etmemişti o."
"Jennie... İsmi Jennie'ydi. Yedi yıldır beraberdik, her şeyimizi biliyorduk. Ona evlenme teklifi edeceğimde çok korkuyordum, ya beni redderse, ya daha erken derse diye. Fakat korkmam gereken başka birşey varmış. Ölüm... Jennie şuanda beni öldü biliyor. Perişan olmuştur, kabullenememiştir ilk başta ama sonra alışmıştır."
Derin bir nefes alıp devam ettim "Burdan ne zaman gideriz bilmiyorum ama geri döndüğümde Jennie'nin bir başkasına aşık olmuş olmasından ödüm kopuyor..."
Gözlerim dolmuştu, cebimden telefonumu çıkartıp açmaya çalıştım. Fakat bozulmuştu, denize atlamıştım sonuçta, tabi bozulurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alone ❦ Taennie
FanfictionKim Jennie ölen sevgilisinden vazgeçememişti... ------------- "Ve sana söz veriyorum, bütün bunlar bittiğinde yine biz olucaz..." • Texting • Mini fic NOT: Angst değildir!