Mor patikadan gitmeye devam ederken Emi'nin aklına bir şey takılmıştı.
"Baji şu mor çiçekleri yol boyunca her yerde gördüm. Bu çiçeğin adı ne ?"
"Adı Dökül çiçeğidir. Çiçek bizim diyarın sembole gibidir. Ama bir özellikleri var sana göstereyim." Baji çiçeğin yanına eğilmişti.
"Şimdi çiçeğe dokun."Emi elini çiçeğe uzatmıştı. Çiçeğin yumuşak yapraklarına dokundu.
"Baji her açıdan niye bu kadar yakışıklı?!"Çiçekten bu sözler dökülmüştü. Emi endişeyle elini geri çekildi.
"Vay şuan aklında bunlar mı geçiyordu. Şirin." Baji'nin tüm dişleri gözüküyordu. Kafasını hafifçe sallayarak gülüyordu.
"Bu çiçeğin özelliği o anki düşünceleri sen dokunca söyler." Baji ellerini cebine koymuş keyfi yerine gelmişti.
"Neden daha önce haber vermiyorsun ki?!" Emi homurdanarak onu takip ediyordu.
" O zaman esprisi olmazdı Prenses." Baji gülerek yola devam ederken karşısına demir bir kapı çıkmıştı. Yollarına devam edebilmek için bu kapıdan geçmelilerdi. Ama demir kapının açılabilmesi için arkalarında kalan bulmacayı çözmeleri gerekiyordu. Baji bir süre karşısındaki bulmacaya bakındı.
"Ben hallederim çekil bakalım." Emi Baji'yi kenara ittikten sonra yerdeki bulmacaya kendisi baktı.
2 kutu ve 2 açma tuşu vardı. İkisinede aynı anda basarsa kapı açılacaktı. Emi tek tek iki kutuyu tuşların üstüne koydu ve demir kapı yan taraflara doğru açıldı.
"Zeka işte."Emi kendini övüyordu.Baji ise onu duymazlıktan gelmeye çalışıyordu. Ama Emi'nin bu hali onun hoşuna gitmişti. Mor patikayı takip etmeye devam ettiler.
Uzun gibi süren ama kısa bir yol gittiler. Birbirleriyle şakalaştılar, birbilerine yardım ettiler. Kısa ,basit ama güzel anlar yaşadılar. İkisi sanki birbirlerini farklı bir zaman veya dünyada önceden tanışıyormuş gibi hissediyordu. Her saniye ile kalplerindeki sevgi büyüyordu.
En sonunda mağaraya gelmişlerdi. Dışarıdan korkutucu bir aurası vardı ama cesur olmamalılardı. İkiside hazır hissettiklerinde mağaraya girdiler. Mağarada önce beyaz bir ışık sayesinde önlerini görebiliyorlardı. Ama bir anda yer sarsıldı. Altlarında su ile doldu. Birbirlerinden uzaklaşmak istemiyorlardı ama dolan su ikisi birbirinden uzaklaştırıyordu. En sonunda yer çatırdadı ve su ile dolu farklı bir yerlere düştüler.
Karanlık,daha Karanlık, daha da Karanlık . Karanlık git gide büyüyor. Gölgeler gittikçe genişliyor.
Emi olduğu yerde dona kalmıştı. Baji'ye seslendi.
"Baji! Baji!" Ama hiç bir geri dönüş gelmiyordu. Emi kendini Baji'ye yaslamıştı ama şimdi o neredeydi ? Emi azimli kalmaya çalıştı ve tekrardan seslendi.
"Baji! Baji!" Hâlâ ses yoktu. Kararlı kalmalıydı. Elini kalbine götürdü.Etraf zaten karanlıktı ama yine de korkuyordu. Gözlerini kapattı . İlerlemeye çalıştı.
"Baji!" Emi son seslendiğinde sesi titremişti. Sesindeki korku açıkça belli oluyordu.
Baji'nin düştüğü yer Emiden uzaktı. Etraf karanlık olmasına rağmen zar zor bir kaç adım attı. Her bir adımda Emi'nin sesi daha anlaşılır şekilde duyuluyordu. Baji elini kalbine götürdü. Elinde kalp simgesine benzer mavi bir şey parıldamaya başlamıştı. Emi kararlı kaldı. Ona ulaşmak umuduyla hareket etmeye çalışıyordu. Emi'nin elinde kalp simgesine benzer beyaz bir şey parıldamaya başlamıştı.