şeytan utandı, sevgilim ✅

she made himself a necklace out of a rope she found in a cemetery

Kalbim kül oldu sevgilim.

Senin umursamadan ateşini biraz daha harladığın kalbim, kül oldu.

Ve ben kalpsiz nasıl yaşanır bilmiyorum sevgilim.

Söyle bana, sen yaşayabilir miydin?

Ben yaşayamam sevgilim.

Bu yüzden bugün, onlarca hafta sonra dışarı çıktım.

Ve bir hırdavatçıya girdim.

Bizim mahalledeki minik bir dükkanı burası.

Sahibini tanıyordum, çok tatlı bir amcaydı.

Her önünden geçtiğimizde bize çok tatlı bir çift olduğumuzu söylerdi.

Ona ufak bir tebessüm verip bir halat ve bir kanca aldım sevgilim.

Onlarla ne yapacağımı sordu, kendime salıncak yapacağım, dedim.

Yalan söylememiştim, gerçekten öyleydi.

Gülümsedi ve bir tane kancanın yeterli olmayacağını söyledi.

Ona evde bir kaç tane daha olduğunu söyledim.

İnandı.

Ardından bir markete girdim.

Bizim ev sahibi izin marketiydi burası.

Pek sevmezdi bizi, eşcinsel olduğumuzdan dolayı, ama hiç saygısızlık yapmamıştı bize.

Diğerleri gibi iğrenç bakışlarla bakmamıştı.

Bir kaç bira aldım, parasını verdim ve eve geri döndüm.

Kan ayı salonumuzun tavanına çaktım ve halatı kancaya taktım. Mutfaktan getirdiğim ufak tabureyi altına koydum. Bir kaç saat sonra salıncağım olacak şaheserime gülümsedim.

Sessizce salonumuzun ortasındaki sehpaya dizdim biraları, ardından hepsini tek tek içtim.

Damarlarımda ki alkol beni düşünmeyecek hale getirene kadar içtim ve sonra bir kalem aldım elime, diğer elimdeki kağıda sadece iki cümle yazdım ve masanın en görünen yerine koydum.

"Umarım şeytan utandığı için çok sinirlenmemiştir size, sevgilim ve en yakın arkadaşım. Sevgiler, çok sevdiğiniz arkadaşınız ve sevgiliniz."

Ardından sessiz adımlarımla tabureye çıktım, halatı bir kolye misali boynuma geçirdim ve ayaklarım altındaki tabureyi ittim.

Artık nefes almıyorum sevgilim, mutlu ol.

she made himself a necklace out of a rope she found in a cemetery :

mezarlıkta bulduğu halattan kendine kolye yaptı.