1

6.3K 39 2
                                    

Bu sadece can sıkıntısından yazılmış amatör bir hikayedir.

"Evet arkadaşlar bugünlük bu kadar yeter." cümlesiyle hayal dünyamdan uzaklaştım. Sınıftaki hareketlenme ile dersin sonunda bittiğini anlayıp sıramdan bıkkınlıkla kalktım. Öyle sıkıcı gelmeye başlamıştı ki okul artık ne bu üniversite hayatının canlılığı beni neşelendirebiliyordu ne arkadaş çevrem.. Kalan son dönemimi çekilebilir kılmak için farklı birşeyler bulmalıydım kendime. Düşüncelere dalmış yurda dönerken hızla yürüyen bir çocuk çarptı omzuma. Sinirle suratına bakmak için kafamı kaldıracakken o eğilip yere dökülen eşyalarını toplamaya çalıştı. Eşyalarından anladığım kadarıyla mimarlık öğrencisiydi. Esmer, 180 civarı yapılı biriydi. Eşyaları hızla toplamaya devam ederken başında dikilmeye devam ettim. Çünkü hâlâ özür dilememişti. Bu kadar da kabalık olamaz! diye düşünmeye başlamış sert çıkışmamak için kendimi zorlarken topladığı eşyaları bitirmek üzere olduğunu fark ettim. Elini tam cetveline doğru uzatırken cetvelin üzerine bastım ve yüzüme bakması için beklemeye başladım. Afallamış bir ifadeyle yüzüme baktı. Tek kaşımı kaldırıp alaycı bir ifadeyle
-Özür dilemek bu kadar zor olmamalı
dedim. Daha yeni farkına varmış olacak ki bir eliyle alnını ovalayıp düşünmeye başladı.Sonra kafasını kaldırıp
-Iı şey özür dilemedim mi ?Hiç fark etmedim acelem var da o yüzden, çok özür dilerim hem kabalığım için hem de çarptığım için gerçekten kusura bakmayın. Sunumum var ve ben uyuyakalmışım ondan bu aptallığım
diyip gülümsedi. Gülümsemesine karşılık tebessümle yanıt verirken o da kalkmıştı. Tam yoluma devam edecekken
-Şey afedersiniz, bir mahsuru yoksa bu hanımefendinin ismini öğrenebilir miyim, sunum sonrası kahve ısmarlamak isterim.
dediğini duydum.
-Tabii siz de istersiniz
diye ekledi benim soğuk baktığımı görünce. İlk başta pek istemesem de farklılık olsun diye kabul ettim.
-Akşamüstü beşte H** yurdunun önünde ol bakarız
diyip gülümseyerek göz kırptım.
-Pekâlâ, akşamüstü beşte kapınızdayım
dedi gülümseyerek.Yoluma devam ederken ismimi söylemediğimi fark ettim.Dönüp duyabileceği seviyede bağırarak
-Bu arada ismim Beren
dedim.Cevabını beklemeden yürümeye devam ettim.Arkamdan "memnun oldum bende Kaan" dediğini duydum ama duymamazlığa geldim.Kısa bir yürüyüşün ardından sonunda yurda varmış yatağıma atmıştım kendimi. Saate baktığımda ikiyi geçtiğini gördüm. Birşeyler atıştırıp duşa girdim. 30/40 dakika kadar sonra çıkıp hazırlanmaya başladım. Müzik dinleyerek hazırlandığım için hep uzun sürüyordu hazırlığım. Hazırlanırken bir yandan da keşke kabul etmeseydim diye düşünüyordum. Çünkü erkekler hiçbir zaman sinir,stres ve baş ağrısı dışında bir katkıda bulunamadı benim hayatıma. Ama bu çocuk benim hayatımı renklendirmemde faydalı olabilecek gibi geliyordu. "Amaan hoşuma gitmezse bir daha görüşmem" diyerek sıyrıldım düşüncelerimden. Hazırlığım bittiğinde saat 16.55 di. Pencereden aşağı baktığımda arabaya yaslanmış Kaan'ı beklerken gördüm.Hazır olmama rağmen inmedim, odamda yarım saat kadar oyalandım. Bekleyip beklemeyeceğini merak ediyordum. Saat 17.38 de aşağı baktım hâlâ beklediğini gördüm. İster istemez gülümsedim ve artık aşağıya inmeye karar verdim. Beni gördüğünde gülümsedi,beklettiğim için hiç kızmamış gibiydi.
-Biraz geciktim ama sorun olmamıştır umarım
K- Yok olur mu hiç bende yeni gelmiştim zaten
dedi yukarıdan onu izlediğimden habersiz bir şekilde.
-Hmm bende yaklaşık kırk dakika önce bakmıştım dışarıya hava nasıl acaba diye odam şurası
diyerek 1. katta olan odamı işaret ettim. Ne demek istediğimi anlamış olacak ki kulakları kızarmaya başladı.Hoşuma gitmişti onun bu hali.
-Neyse hadi sür artık Soul Cafe'ye gidelim
dedim kahkaha atarak. On dakika sonra dediğim yere varmıştık. Sakin ve şık bir mekandı burası. Devamlı geldiğim sahibiyle arkadaş olduğum bir yer olduğu için daha rahattım. Bir masaya oturduk. Garson da beni tanıyordu ve masaya geldiğinde "her zamankinden iki tane lütfen"dedim Kaan'a fırsat vermeden. Göz ucuyla ona baktığımda bozulmuş gibiydi.Umursamadım. Sohbeti güzeldi. 24 yaşında İzmirli varlıklı bi ailenin tek çocuğuymuş.Mimarlık son sınıf öğrencisiymiş falan felan.
Gecenin sonuna doğru Kaan üç kadeh bitirmiş ve kafası iyi olmuştu. "Hadi kalkalım artık"diyerek hesabı ödedim ve arabaya yöneldim. Kaan bu halde süremeyeceği için sürücü koltuğuna geçtim ve adresini sordum. Evde kalıyormuş zar zor eve ulaştıktan sonra gidecekken sürekli bi yerlere çarpıp düştüğü için kalmaya karar verdim.Kahve yapıp mutfaktan döndüm uzandığı koltuktan doğrulttum. Kahveyi ona uzatıp
-İç şunu
dedim. Aptal aptal suratıma bakıyordu. Zaten sevmem sarhoşla uğraşmayı iyice sinirlendim.
-Ne bakıyorsun Kaan içsene
diye sesimi yükselttim
K-Emredersiniz
diyip içmeye başladı. Sarhoş diye umursamamıştım dediğini ama tüm gece boyunca bana devamlı saygılı ve siz diye hitap ettiğini tüm gece benim yönlendirmelerime uyduğunu ayaklarıma/ayakkabılarıma devamlı iltifat ettiğini fark ettim. Zaten sarhoş diyerek biraz üstüne gitmek istedim.
-İşim gücüm yok gibi bir de seninle uğraşıyorum aval aval suratıma bakıyorsun
diye söylenmeye devam ettim.Ben söylenirken "özür dilerim efendim"diye mırıldandığını duydum. Hoşuma gitti bu söylediği.Gülümseyerek
-Ne dedin duyamadım sesli söyle?
dedim. Gülümsediğimi görünce rahatladı ve diz çökerek
K- Özür dilerim efendim
dedi.
Çok hoşuma gitmişti bu durum ama fazla üstüne gitmek istemedim. Bunu ayıkken yapması gerekiyordu sarhoşken zevk alamazdım. Onu kaldırıp yatağına götürdüm. Uyumakla uyumamak arasında bilinçli olup olmadığını anlayamadığım bi haldeyken
K-Ayakla..nız ç..mmh..çok güzel
-Bak sen öyle miymiş
dedim ve ekledim
-Belki bir gün altında olursun.

°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin