"Ve O'nun numarasını gördüğümde gözlerim sulanmıştı. Zor tuttum kendimi, onu çaresizce yeniden aramamak için..."
"Başhekimlik seçiminde aynı oyu alan, aynı TUS puanına sahip, iki deneyimli doktorumuz, Park Min Ji ve Kim Ha Eun. Hastane yönetimi personelleriyle birlikte kararımız, kadın bu işi yapamaz diyenlere cevap olarak, hastanemizin deneyimli ve bir o kadar başarılı olan kadın doktoru Kim Ha Eun'u başhekim olarak yanımıza çağırıyoruz."
Dinlemeyi bırakıp Tzuyu'nun koluna dokunup bana dönmesini sağladım.
"Ben çıkıyorum bebişim."
"Benim nöbetim var."
Kafamı sallayıp çantamdan arabanın anahtarını çıkardım. Telefonum çaldığında kapıya yürüyordum.
Midi eteğimin cebinden telefonumu çıkarırken sensörlü kapı çoktan açılmış benim geçmemi bekliyordu. Ekranda "Boş Adam Ama Hoş Adam." yazısını gördüğümde yüzüme bir hoş gülümseme yayıldı.
"Efendim abi?"
"Annemin telefonunda bir sıkıntı vardı ya sen onu arar mısın? Annem biliyorsun arama yapamıyor."
"Tamam."
"Görüşürüz fıstık."
"Görüşürüz abi."
Telefonun kapanmasıyla arabayı çalıştırdım. Telefonu arabaya bağlayınca "Sultan." yazısına tıkladım.
"Lili!"
Annemin neşeli sesi yine beni güldürmüştü."Anneciğim?"
"Lalisa, neredesin?"
"Hastaneden çıktım anne."
"Markete veya manava uğrayabilir misin?"
"Uğrarım tabii ki."
"Görüşürüz."
"Görüşürüz."
Manavın önünde durduğumda rehberden Chaeyoung'u bulmaya çalıştım. Çalıştım çünkü her seferinde telefonumu alıyor ve ismini değiştiriyordu.
Rehberin sonlarına gelmeme rağmen hala bulamamıştım.
Ve O'nun numarasını gördüğümde gözlerim sulanmıştı.
Zor tuttum kendimi, onu çaresizce yeniden aramamak için...Cama tıklatılmasıyla gözlerimi sımsıkı yumup açtım. Cama döndüğümde Chaeyoung sapsarı, kendisini aynı Rapunzel'e benzeten saçlarıyla kapının önünde duruyordu.
Arabadan indiğimde sorgulayıcı bakışlar attım.
"Ne öyle bakıyorsun?"
"Sen mahalleye en uzak olan manavdan alışveriş yapmıyor muydun?"
Gözlerini döndürdü. "Kızım sen beni hiç dinlemiyor musun? Dün dedim ya sana orası taşınacakmış diye. Hem zaten ben Jimin'in evinin önünden geçeyim diye oradan alışveriş yapıyorum."
Dünkü konuşmalar aklıma geldiğinde kafamı salladım.
"Tamam, gir hadi sen, şimdi bizin evin önünde üç araba var zaten, dördüncü sığmaz ben şunu manavın arkasına park edeyim."
"Çabuk ol."
Bir yandan arabaya binerken diğer yandan özlediğim güzel mahalleme bakıyordum. Mahallem benim için çok özeldi, herkes iç içeydi, tatlı bir havası vardı, samimi ve kucaklayıcı bir hava.
Ama en çok ailemi özlemiştim, annemin kurabiyelerini, babamın kaset çalarlarını, Karina yüzünden evin bildiğin yağlı boya kokmasını, Yeonjun'un durmadan ölçümü almasını, Hyun'un yapamadığı soruları anlatmayı, abimden dondurma dilenmeyi, Ryu'nun Aşk-ı sınıfını dinlemeyi çok özlemiştim.
"Kız iki saattir neredesin? "
"Düşüncelere dalmışım Chae."
Bir süre yüzümü inceledi.
"Burayı geleli neredeyse iki ay olacak ama bana hala eskisi gibi davranmıyorsun. Eski halini özlüyorum. Biliyorum kolay değil ama ben de kırılıyorum. Lütfen..."
Kırgın gözlerle bana baktı. Kendimi suçlu hissetmiştim. Böyle davrandığımın farkında dahi değildim. Ama o öyle dediyse öyleydi. O yalan söylemezdi.
Son zamanları gözden geçirdiğimde cidden ne kadar soğuk davrandığımı anlamıştım.
"Haklısın, altı yıl oldu unutmam gerek."
Kollarımı açtım sarılmak istediğimin habercisi olarak, gülümseyerek sarıldı o da bana.
Chaeyoung'la arkadaş olmak hayatımda yaptığım tek güzel ve doğru şeydi. O her zaman yanımda olmuştu, kendisini düşünmeden. Hoseok ile bıkmadan, usanmadan her gün yanıma gelmişlerdi.
Sırtımı patpatlamasıyla geri çekilmiştim.
"Annenin ne istediğini biliyor musun?"
"Evet mesaj atmış abim."
"Hadi gel."
Chaelisa'nın güzelliği adına şu fotoyu bırakayım.
Çok sade ve olaysız bir bölümdü. Fırtına öncesi sessizlik diyebiliriz.
İkinci bölüm daha uzun olacak, yeni kişiler eklenecek.
Kütüphanenize eklemeyi unutmayın bebeklerim.
Oy vermeyi ve bölümle ilgili yorumlarınızı yazmayı unutmayın. <333333333333
By SemeLisa.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝘎𝘰̈𝘬𝘰𝘵𝘵𝘢 ϟ 𝘭𝘪𝘴𝘬𝘰𝘰𝘬
Fanfiction"Biz birbirimize fazla güvendik Jeon, ben senin asla böyle bir şey yapmayacağına, sense benim asla bunu anlamayacağıma. Biz unuttuk Jeon, biz, sabah ailelerimizden gizlice çıktığımız evin önünde kuşları dinlediğimizi, küçük kulübemizde kağıt helva y...