"Mark Lee'nin kanalındaydınız. Üste tıklayarak Lucas ile birlikte çektiğimiz Hong Kong gezi videosuna, alta tıklayarak ise yirmi dört saat uyumama challenge videoma ulaşabilirsiniz! İzlediğiniz için teşekkürler."
"Sen ne izliyorsun öyle?" Taeyong kulağının dibinden gelen sesle korkuyla sıçrayıp telefonunu hemen kilitledi.
"H-hiçbir şey." Jaehyun şüpheyle diğerine baktı.
"Madem hiçbir şey o zaman niye bu kadar kızardın?" Taeyong kaşlarını çatıp kollarını göğsünde bağladı.
"Çünkü burası çok sıcak!" Jaehyun gözlerini kısıp homurdanarak yan taraftaki boş kuaför koltuğuna oturdu.
"İyi, öyle olsun bakalım." Taeyong göz devirdi ve aynadaki yansımasına baktı. Kafası tamamen folyolarla çevriliydi. Ani bir cesaretle saçını maviye boyatmıştı ve şimdi de boyanın tutmasını bekliyordu, Mark'ın videolarını izleyerek. Buna neden ve nasıl başlamıştı bilmiyordu. Tek bildiği günlerdir bu çocuğun videolarını izlediğiydi. Aslında Mark ile aralarındaki her şey bundan tam iki yıl önce başlamıştı. Mark henüz yeni youtuber iken Taeyong onun videolarını izleyip dururdu. Zaten kendi üniversitesinde de sürekli gördüğü çocuk o zamanlar çok hoşuna gidiyordu. Uzunca bir süre onu uzaktan izlemiş hiç yanına yaklaşma cesaretinde bulunamamıştı. O zamanki arkadaşları içerisinde Yukhei ve Ten'in de bulunduğu kalabalık bir gruptu. Taeyong kendi kendine Mark'tan hoşlandığını kabullenmişken gruplarında bulunan çenesi düşük birine bunu ağzından kaçırınca olanlar olmuştu. Önce diğerleri onunla alt sınıflardan ezik Mark Lee'yi sevdiği için alay etmişti. Sonrasında ise Yukhei'nin de Mark'tan hoşlandığını öğrendi. O zamanlar arkadaşlarının baskısına dayanamayıp bir gün büyük bir hata yaptı ve ortamdayken artık Mark Lee'den hoşlanmadığını ve onun tam bir ezik olduğunu söyledi. Ondan hala hoşlanan Yukhei, Taeyong'dan daha cesaretli olduğu için Mark ile dalga geçen diğerlerine ve dolayısıyla Taeyong'a rest çekip onlarla ilişkisini kesmişti. Peşinden Ten de Yukhei'nin haklı olduğunu söyleyip ayrılmıştı aralarından. Her ne kadar pişman olsa da geriye kalan diğer arkadaşlarını da kaybetmemek için kendini kandırmaya devam etti Taeyong. Mark Lee'den ve arkadaşlarından hep uzak durdu. Bir süre sonra ise zaten çok da güçlü arkadaşlıkları barındırmayan grubu dağılmıştı. Taeyong yalnız takıldığı günlerin ardından önce Doyoung sonra da sırasıyla Johnny, Jaehyun ve Yuta ile tanışmış, geçmişi ardında bırakmaya karar verip bir daha ne Mark Lee'yi düşünmüştü ne de Yukhei ile Ten'i. O tam da bu aptalca anılardan kurtulduğunu düşünürken eski platoniğinin aniden kendine musallat olması onu çok korkutuyordu. Tekrar ona aşık olmak planları arasında yoktu çünkü. İşte tam da bu yüzden basit bir video için bile olsa onunla yan yana gelmek istemiyor, ondan kaçıp duruyordu.
"Evet aşkım, tutmasını bekliyoruz... Hmm, hazır mı sürprizimiz?.. Süper, işimiz bitince biz de geleceğiz..." Taeyong duyduğu 'sürpriz' kelimesiyle kaşlarını kaldırıp diğerine baktı. Eğer bir sürpriz ve Jaehyun aynı kümenin elemanıysalar bu pek de hayra alamet değildi.
"Ne sürpriziymiş bu?"
"Sürpriz işte, sürpriz gibi sürpriz. Nesini betimleyeyim sana sürprizin?" Taeyong gözlerini kıstı.
"Bak çok şüpheli hareketlerde bulunuyorsun, sen kesin bir halt karıştırdın." Jaehyun tam cevap verecekken görevli gelip saçını artık yıkayabileceklerini söyleyince konuyu daha fazla uzatmamış ve görevliyle gitmişti. Sonrasında Jaehyun da maniküre alınınca konuşmak için pek şansları kalmamıştı. Sürpriz gerçekten de büyük bir sürpriz olacaktı.
*