Bir oyun bütün hayatınızı değiştirir mi? Benim değiştirmişti işte. Keşke o lanet olası oyunu oynamasaydım. Herşeyin olduğu gün;
15 Eylül 2014
Üniversitenin ilk günü için heycanlı bir şekilde uyandım. Göğsüme gelen saçlarıma su dalgası yapıp hazırlanıp taksiye bindim.
Üniversitenin önünde indim ve İngiliz Dili ve Edebiyatı Fakültesini aramaya başladım. Kaydımı onaylatıp derse girdim. Yaklaşık bir saat sonra dersten çıktım.
Arkamdan birinin "Elisa" diye bağırdığını duydum. Arkama dönmemle tanımadığım bir kızın bana sarılması bir oldu.
"Ah Elisa! Seni uzun zamandır görmüyordum."
"Şeeey... Ben seni tanıyamadım."
"Doğru beni uzun zamandır görmüyorsun. Ben Cho!"
Cho adını duyduktan sonra bende ona sarıldım. Charlotte benim çocukluk arkadaşımdı. On iki yaşındayken mahalleden taşınmışlardı.
Kısa bir sohbetten sonra numaralarımızı kaydetip onların yanından ayrıldım. Bugün son kez ailemin yanına gidicektim. Yani bir sürelik. Ailem buraya çok da uzak olmayan bir eyalette yaşıyorlardı. Ama uzak olduğunu bahane edip burada tek basıma yaşıycaktım.
Koyu Katolik ailemin yanından ayrılıp az da olsa rahat edicektim. Burda küçük 1+1 bir ev tutmuştum. Gidip eşyalarımı alıp eve yerleşmeye başladım. O sırada telefonum titredi.
KİMDEN: CHO
MESAJ: Bu akşam bizimkilerle dışardayız sende gel arkadaş edinirsin.KİME: CHO
MESAJ: Sağol canım ama yorgunum.KİMDEN: CHO
MESAJ: Oturucaz konuşucaz zaten hadi ama Garden kafe deyiz.KİME: CHO
MESAJ: Tamam taksiye atlayıp geliyorum.Burayı bilmediğim için heryere taksiyle gidip geliyordum. Bu da para olayında sıkıntı çıkarıyordu. En yakın zamanda iş bulmalıydım.
Kafenin önünde taksiden inip içeri yürüdüm. Cho beni gördüğünde el salladı ve bende onun yanına gittim. Hepsiyle teker teker tanıştım. Luke, Jon, Robert, Taylor, Kristen, Anna ve Cho. En büyüğü benden iki yaş büyük Luke'ydi. Diğerleri on dokuz yaşında benle yaşıttı.
Kafede biraz konuştuktan sonra sahile gitmeye karar verdik. Yola oturduk.
Jon: Doğruluk mu cesaretlilik mi oynayalım. Herkesin bir doğruluk deme hakkı var oyun başlasın. He bu arada yapmayanın saçı kazınır." dedi. Kafamızı sallayıp onu onayladık.
Jon sakin bir şekilde elindeki şişeyi çevirdi. Şişe Anna ve Robert e geldi.
A: Doğruluk mu cesaret mi?
R: Sorman hata cesaret.
A: Karşıdaki marketten herhangi birşey çalmanı istiyorum.
R: Rakı çalıyım o zaman.
Deyip göz kırptı. Allam ben ne yapıyordum böyle. Robert markete girip kasiyerle konuşmaya başladı. Kasiyerle konuşurken yan rafta duran rakılardan birini eline alıp içine soktu. Hırsızlık için fazla sakindi. 1-2 dakika daha kasiyerle konuştuktan sonra yanımıza geldi ve o çaldığı şeyi Anna'ya uzattı.
Jon yeniden şişeyi yeniden çevirdi şişe bu sefer Taylor ve Cho da durdu.
T: Doğruluk mu cesaret mi güzellik?
C: Cesaret
T: Benimle olucaksın.
C: İğrenç bunu yapmak istemiyorum.
T: O zaman saçlarına elveda de.
C: Tamam bu iğrenç şeyi yapıcam.
Hava alsam kendime gelirdim. Midem aşırı bulanmıştı yaptıkları igrencti. Nefes almaya çalışırken yanıma Luke geldi.
L: İyi misin? Rengin solmuş.
E: iyiyim ama biraz midem bulandı. Nasıl diyim yaptıkları iğrenç.
Derken grup bizi yanına çağırdı. Ve şişe döndü. Şişe Luke ve bana geldi.
L: Birlikte olmaya hazır mısın? Doğruluk mu cesaret mi? Bence direk cesaret de
Kitabımız hayırlı olsuun 10 okunmaya yeni bölüm gelir. Bizi arkadaşlarınıza söyleyiiin Öptüüm hepinizi