t h r e e

166 19 20
                                    




"Tatlım," diye konuştu, üvey ablası Jisoo. "Geçen gün Taehyung geldi ve seninle konuşmak istediğini söyledi. Bir sorun mu var?"

Düşündü Lalisa... Bir sorun mu vardı?

Oysa hiçbir sorun göremiyordu kendisi. Onu aldatan bir sevgilisi ve hâlâ onun için deli olan kalbi dışında hiçbir sorun yoktu ona göre.

Kim Jisoo, onun üvey ablasıydı. Aralarında üç yaş vardı ama bu üç yaşı asla hissettirmiyordu. Demişti ya, şanslı olduğu sayılı konulardan birisi de üvey ailesiydi.

Konuşmak yerine başını iki yana salladı Lalisa.

Üvey ablası anlayışla gülümsedi. "Hadi bakalım... Bu kadar goygoy yeter. Hazırlanmam gereken bir randevum var daha."

Jisoo, yaklaşık üç aydır ünlü bir markanın global yüzüydü. Daha ilk senesinde olmasına rağmen rakiplerini çoktan sollamıştı.

Ve randevu diye bahsettiği Kim Namjoon ile çıkacağı iş yemeğiydi.

Eskiden ablasına özendiğini hatırlıyordu. Onun gibi ayaklarının üstünde durabilen bir kadın olmayı hayal ediyordu.

Duvarlara çarpıp kulağına ulaşan telefon ziliyle yüzünde alaycı bir gülümseme belirdi. Parmağı hiç düşünmeden aramayı onaylarken telefonu kulağına götürdü.

"Efendim?"

Sevgilisinin sinirli ve sert sesi gülümsemesini daha çok büyüttü. "Tanrı aşkına Lalisa! Gece seni kaç kez aradım farkında değil misin?"

Derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı genç kız. "Artık geceleri telefonumu sessize alıyorum Taehyung." Göz ucuyla Jisoo'ya baktı. 6. hisleri kuvvetliydi, yani kolayca Taehyung'la aralarında bir şey olduğunu anlayabilirdi.

Sessizlik sinirini bozmuş olacak ki tekrar dudaklarını araladı Lalisa. "Geçen gün ablama benimle konuşmak istediğini söylemişsin. Bir sorun mu var Taehyung?"

"Hayır," dedi Taehyung elini saçlarının arasından geçirirken. "Sadece seni görmeye ihtiyacım var. Ellerimin arasında kalbin çürüyüp gidiyormuş gibi hissediyorum."

Gözlerini sıkıca yumdu Lalisa. Kalbiyle birlikte vücudu hatta beyni de kaskatı kesilirken demek istediği tek şey haklı olduğuydu. Kalbi Kim Taehyung'un elleri arasında çürüyüp gidiyordu.

Az zamanı kalmıştı hissediyordu ancak bu az süre zarfında da sevdiği adamı görmek istiyordu. "Buluşalım mı?" diye sordu. Olumlu bir cevap alacağını biliyordu. "Tamamdır," dedi Taehyung telefonun diğer ucundan. "Blue Candy'in oradayım. Bir saate buluşalım o zaman."

Birkaç onaylayan mırıltı eşliğinde telefon görüşmesi sonlanmıştı. Ona bakan ablasına içten bir tebessüm gönderdi. "Harika limonatanı içmek isterdim ama maalesef gitmem gerek Jisoo." diye konuştu sesinden akan hem sahte hem de oldukça gerçekçi heyecanla. "Buluşmam gereken bir sevgilim var biliyorsun."

Jisoo, aklındaki olumsuz fikirleri kafasından hemencecik uzaklaştırırken başını salladı. "Limonatam senin için hep hazır kuzum. İstediğin zaman gel."

Birlikte ayaklanmalarından sonra bol sarılmalı vedalaşma seansından sonra Jisoo'nun ayarladığı şoförle iki katlı evden uzaklaşmıştı. Arka koltukta otururken ardı ardına titreyen telefonuyla derin bir soluk dökülmüştü dolgun dudaklarından.

Gördüğü ekranla dudaklarında hayrı alamet olmayan bir gülümseme peydahlandı. "Demek benim yazmamı bekleyemedin, ha?" fısıltısı dudaklarından nefretle çıkmıştı.

Ama  Jennie'nin düşündüğünün aksine Lalisa daha fazla şey biliyordu.

Mesela Kim Jennie'nin varlığını...


Tamam, kabul ediyorum. Yine kısa bir bölüm ama bu bölüm kitabın en uzun bölümlerinden. KJSDGSAGD

Yazarken bölüm içime siniyor ama yayımlayınca yazdıklarıma bir bakıp 'bu ne yaw' falan oluyorum. Lütfen bölüm hakkında bir şeyler söyleyin ya...

Oy ve vote plzzzzz

-Lara <3

ESTRELLA ✵ Taelice (Minific) ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin