1

34 3 1
                                    

   Arkada çalan şarkı eşliğinde uyumak üzereyken o şarkıya denk geldim yine, uykum bıraktı gitti beni birden. Bu sefer kapatmadım şarkıyı, dinlemek istedim sonuna kadar. Tekrar getirdim aklıma yakın zamanda yaşadığım şeyleri. Aklıma getirmeli miydim her şeyi tekrar, yine kendimi kaybetmeli miydim.. Bilmiyorum, ne yapacağımı bilmiyorum ben. Kaç ay geçti, hala ne yapacağımı bilemiyorum. Sahi ne zaman geçer, ne zaman her şey eskisi gibi olur. Tabi, saçma soruydu. Hiçbir şey eskisi gibi olamaz değil mi artık, toparlanamam değil mi? Kendimi kandırmaya gerek yok, hiçbir şey eskisi gibi olmaz artık. Ama gülmek istiyorum, yeniden bir şeyler yeşersin istiyorum içimde. Çok mu zor bu, başaramaz mıyım bunu? Gücüm kaldı mı çabalamak için bilmiyorum, hiç gücüm yokmuş gibi artık. Kim bilir, düzelir her şey. Biri gelir tekrar hayatıma, bilmiyorum. Umarım bir şeyler olur artık, çok yoruldum ben. Ne olur kurtarsın biri beni artık. Lütfen..

    Yazdığım satırların ardından defterimi kapatıp masamın köşesine koydum. Silgi tozlarını elime sıyırdıktan sonra çöpüme döktüm. Son birkaç aydır her gece yazdığım defterim artık bitmek üzereydi. Yeni defter doldurur muydum, doldurabilir miydim bilmiyorum. Neyse, önemli değil. Uykum yavaştan gelmeye başladığında yatağıma yatıp sımsıkı kapadım gözlerimi. Uyursam eğer, bir daha uyanmamayı diledim. Çoğu gece dilediğim ve asla gerçekleşmeyen dilediğimdi bu. 

    Yattıktan yaklaşık -tahminen- 10 dakika sonra uykuya dalmış olmalıydım. Uyandım, bu sefer alarm uyandırmamıştı beni. Alarmdan yaklaşık 16 dakika önce uyandım. Geri uyumak sadece tembellikti, tembellik etmeyi çok sevdiğim halde uyumadım. Bu sefer uyumak istemedi canım, ne olduğunu bilmediğim bir şey engelledi beni. Kalkıp bir şarkı eşliğinde rutin işlerimi hallettim. Okul üniformalarımı giydikten sonra ceketimi ve çantamı alıp odadan çıktım. 

   Anneme seslendim birkaç kez, ses gelmedi. Odasına gidip baktığımda yatağının bozulmamış olduğunu gördüm. Dün gece eve gelmemişti belki, bilmiyorum. Önemli değildi, alışmıştım buna. 

  Saate baktığımda okulun başlamasına biraz daha vardı,  yürümeyi tercih ettim. Sonbahar olduğu için yerlere dökülen yaprakların üstüne bastığımda gelen çıtırtı hoşuma gidiyordu. Hep yere bakarak yürürdüm, yine öyle yapıyordum. Birden yaprakların arasından gözüme bir kolye çarptı, elime almadım. Yere eğildim inceledim, gayet güzeldi. Fakat umurumda değildi, yerden alsam bile bir şeylerin değişmeyeceğini düşünüp ayaklandım. Biraz daha yürüdükten sonra ileride birini gördüm. Yere eğilmiş yaprakların aralarına baka baka ilerliyordu. Merak ettim ne aradığını, sonra aklıma yerde gördüğüm kolye geldi. Çocuğa biraz daha yaklaştım, o da yerlere bakarken biraz daha bana yaklaşmıştı. Yanına gittiğimde bir cesaretle sordum;

"Pardon, ne arıyorsunuz?" 

 Yüzünü bana çevirdi, ardından tekrar yaprakların arasındaki ellerine. 

"Kolye." dedi endişeli bir sesle, "Buralarda bir kolye düşürdüm." 

"Sanırım kolyeyi gördüm, bekleyin." dedim ve usulca kolyeyi gördüğüm yere yöneldim. Kaldırımın yanındaki taş sayesinde rahatça kolyeyi gördüğüm yerde aynı şekilde buldum. Elime aldım ve avucumu kapattım sıkıca. Ardından koşarak bekleyen çocuğun yanına gittim. Yanına vardığımda elimi açıp;

"Budur umarım, geçerken yerde görmüştüm fakat aldırış etmedim." dedim biraz heyecanlı ama soğuk bir sesle. Karşımdaki çocuğun gözleri parladı önce, sonra eski ciddiyetini geri takınarak;

"Teşekkür ederim, bu kolyeyi arıyordum." dedi ve kolyeyi elimden aldığı gibi ceketinin iç cebine attı. Sonra okul formamı görmüş olacak ki, "Sanırım aynı okula gidiyoruz, birlikte yürüyelim mi?" dedi.

Kurtarmak İstedimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin