Ένα

848 81 91
                                    

Like Selene and Endymion,
We'll watch the string of days go by...

-

Derler ki; William, Latmos Dağları'nın eteklerindeki bir çobanmış. William bütün dünyayı boşlamış. Gelmiş Bafa Gölü'nün yanı başına, şimşir ağacından yapmış kamışını. Almış kamışı eline, tam yedi yerinden delmiş. Dayamış dilini kavala, başlamış duygularını çalmaya.

William, her gece çalmış kavalını. Kuşlar, kurtlar, böcekler, kuzular; bütün dağlar, dinlemiş... dinlemiş... Böyle gecelerde bir tek gökyüzündeki ayın ışığı olurmuş onun yanında.

Yine o gecelerden birinde, yorgunmuş William. Bırakmış kavalını kıyıya, soyunmuş göl kenarında. Mermer gibi bembeyaz olan teni çıkmış ortaya, kızıl gözleri parlıyormuş ay ışığında. Atmış kendini gölün ılık suyunun içine, ıslatmış sarı saçlarını.

Gecenin karanlığında, ay çıktığında ortaya, göründüğünde yıldızlar, Bafa Gölü gümüş bir tepsi gibidir dostlar. Su ise; ılık, sakin, sessiz...

Willam o gece Bafa Gölü'nde yüzmüş, yüzmüş, yüzmüş...İşte tam o sırada, huzurla dinlendiği o zamanda, uzaklardan bir ses duymuş. Çam ağaçlarına şarkı söyleten, bütün gölü titreten o sesi dinlemiş William.

"Gel bana... Gel bana..."

Oldukça gür, bir o kadar da nazikmiş tınısı. Bu büyüleyici sese karşı koyamamış William. Yüzmüş sese doğru delicesine, fakat ne kadar yüzse de nafile. Bulamamış sesin sahibini. Tam bırakacakken yüzmeyi, pasparlak bir ışık sarmış bedenini. O beyaz ışık, ısıtmış kalbinin en derinlerini.

Ses tekrar yükselmiş, yaklaşmış gölün üzerinden.
"Yüz bana doğru... Yüz bana doğru..."

Bunu duyan William durur mu? Yüzmüş, gölün üstüne yansıyan, ince bir çizgi gibi sonsuzluğa uzanan mehtap ışığının üzerinde. Sonra kaldırmış başını gökyüzüne, sormuş hanendeleri kıskandıran sesiyle.

"Sen nesin o zaman, içimdeki bu sıcaklığın sahibi, sen kimsin?"

Kadife gibi yumuşak ve pürüzsüz ses, cevap vermiş William'a.
"Ben, Ay Tanrısı Sherlock. Korkma, yüz bana doğru."

Meğer Ay Tanrısı Sherlock, aşıkmış içli içli kavalını çalan çobana. Her gece yukarıdan yakışıklı çobanı izlermiş, ışığıyla yalnızlığını aydınlatır, gündüzleri ise gecenin yolunu gözlermiş. At kuyruğu yaptığı lacivert, dalgalı, omuz hizasında saçları; benzer şekilde koyu mavi renkli gözleri varmış Sherlock'un. O gözlerin izlemeyi en sevdiği de, William'dan başkası değilmiş.

İşte o gece, tanışmış William Sherlock'la. Müteakiben bütün geceler soyunmuş William, atmış kendini Bafa Gölü'nün suyuna ve yüzmüş. Işık ile beden, sevişmiş her gece.

Tabii ikilinin ilişkisi, gitmiş diğer tanrı ve tanrıçaların kulağına. Onaylamamışlar bu ikiliyi. 'Olmaz' demişler, 'Bir ölümlü ve bir tanrı, birlikte olamaz.'

Ayrılmak zorunda kalmış iki büyük aşık. Ay, eskisi kadar parıldamamaya başlamış. William acıklı acıklı çalar olmuş kavalını. O kadar kederli, o kadar dokunaklı çalıyormuş ki kavalı, bütün dağlar ağlıyormuş.

Kavalın sesi o kadar gürmüş ki, diğer tanrılara ve tanrıçalara kadar ulaşmış. Sedadaki bu saf aşkı hissetmiş bütün Olimpos. Öylesine içten, öylesine koygunmuş ki ses; üzülmüş kimisi garib çobanın haline. Ayrıca öyle tutkuluymuş ki, kıskanmış kimisi de bu imkansız sevdayı.

Elbet Zeus da izlemiş bu ihtiraslı aşkı uzaktan, hayran kalmış tüm bu duygulara. İnmiş bir gün oğluna sevdalanan çobanın yanına. Bir dilek hakkı sunmuş çobana, masum duygularının karşılığı olarak.

Sonsuz bir uyku dilemiş William. Sevgilisiyle geçirdiği zamanları daim kılabilmek için, ebediyen Sherlock'u sevebilmek için.

Kabul etmiş Zeus çobanın ricasını. Gür sesiyle konuşmuş William'la.

"Şimdi git." demiş. "Şimdi gidin. Sherlock ile birlikte bir mağara bulun Latmos Dağı'nın eteklerinde. O mağaranın tabanına çimenler serin, içine kırmızı güller katın ve, sen, uyu o çimenlerin üstünde."

Sherlock ve William, aynı Zeus'un dediği gibi bir mağara bulmuş dağın eteklerinde. Çimenler sermiş, misler gibi kokan güller serpiştirmişler içeriye. Ardından William uzanmış, siyah çarşafı üzerinde, çimden yatağın üzerine. Zeus, çobanı sonsuz bir uykuya yatırmış sevgilisi onu her gece gelip sarmalasın diye.

"Artık William, hiç ölmeyeceksin. Artık William, sonsuza kadar yaşayıp Sherlock'u seveceksin. Sen bu karanlık uykunda, pespembe bir düş göreceksin. O düşünde, çıkıp gelecek Sherlock; ve onunla, sabahlara dek sevişeceksin."

O gün bugündür; Bafa Gölü'nün sularında yıkanan Ay, sevgilisini okşayan bir adamın aşkıyla dokunur Latmos Dağları'na.

-

...You will shine and I will lie down,
To observe you in the midnight sky.

ーーーーーーーー

beğenmeniz dileğiyle. <3

selinófoto. |sherliam|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin