Sabah rose uyanmadan önce uyandım yanımda huzurla bana sarılan kızı gördüğümde onu uyandırmamaya çalışarak kollarının arasından ayrıldım, kahvaltı hazırlamak için aşağı indim.
Rose'un sevdiği atıştırmalıkları masaya yerleştirirken Rose yanıma geldi
"Günaydın"
"Günaydın rosie" dedim onu kendime çekip saçlarına hafif bir öpücük koyarken, tatlı gülümsemesini bana sunarken kahvaltıyı hazırlamam da bana yardım etti.
Masaya oturduğumuzda rose konuşmaya başladı
"Okula kendim gitsem daha iyi olur aslında, daha fazla dikkat çekmemeliyiz"
"Buna gerek yok rosie, bırak da ne kadar mükemmel olduğumuzu görsünler" dedim ellerini avuçlarımın arasına alıp güven vermek için sıkarken.
Kahvaltıdan sonra Rose'u okula bırakmak için kampüse sürüyordum arabayı, ne kadar gergin olduğu yüzünden anlaşılıyordu. Sosyal medyadan alacağı linçlerle baş edebilirdi ancak gerçek hayat bu kadar kolay olmazdı.
"Eğer sana zarar vermeye kalkarlarsa beni ara ya da yanına sana göz kulak olması için koruma verebilirim"
"Gerek yok, kızlar yanımda olacak zaten sadece biraz korkuyorum"
"Korkmana gerek yok, hepsinin üstesinden geliriz. Hem onlar kabul etsin ya da etmesin ben sana aşığım, onların ne düşündüğü umurumda değil"
Ona destek çıkmam bana olan güvenini artırıyordu, kampüse geldiğimde hızlıca arabadan indim ve rose'nun kapısını açtım. Rose arabadan inerken başını eğmiş kimseyle göz göze gelmek istemiyordu.
Parmaklarımı çenesine yerleştirdim ve başını kaldırdım hafifçe, dudaklarına masum bir öpücük koyup gülümsedim
"Seni seviyorum ve seni koruyacağım, bana güvenebilirsin"
Cevap vermeden bana sarıldığında ona karşılık verdim, ondan ayrıldıktan sonra bana yöneltilen bir çift ölümcül bakışlar vardı. Eun woo öfkeyle ayrıldı olduğumuz yerden.
Aslında okula gelmek benim için vakit kaybıydı sadece eun woo'nun ona nasıl dokunduğumu görmesini istiyordum ki amacıma ulaşmıştım. Kimse beni hafife alamazdı özellikle eun woo beni asla hafife almamalıydı.
Rose
"eun woo'nun nasıl sinirlendiğini gördünüz mü"
"Yanardağı gibi patlayacaktı resmen"
"Sen de az değilsin rosie haaa"
"Aynen ben kimseye dokundurmam kendimi havalarımı bıraktın bir de kampüste sarılmalar öpmeler falan"
"yah, utandırmayın beni"
"Öperken utanmıyordun ama" lisanın omzuna vurdum
"jiminin arkadaşları ile buluşma ayarlamıştım sizi ama görüyorum ki bunu istemiyorsunuz" dediğimde hepsi gözlerini kocaman açmış üstüme çullanmaya çalışmışlardı, aynı anda beni gıdıklamaya başladıklarında kahkahalarımın arasında tamam dedim sonunda yorulup bıraktıklarında gülmekten karnım ağrıyordu.
Güzel bir hafta sonunda sonra sıkıcı bir hafta içine geri dönmek hiç de istediğim bir şey değildi bu yüzden günümü güzelleştirmesi için jimine mesaj attım
Jiminie, bugün hep beraber buluşsak mı
Jimin: Olur rosie, ben bizimkilere haber veririm ve sizi almaya gelirim
Ne zaman mesaj yazarsam yazayım jimin hemen geri dönüyordu
"Eniştem resmen senin yazmanı bekliyor yani ben başka açıklama bulamıyorum, ışık hızından hızlı lan "
"Sanırım en çok bu huyunu seviyorum neyse bugün buluşacağız beraber"
"İyi alıştın hemen bizi sat zaten" deyip bana arkasını döndü
"Oysaki enişten arkadaşları ile tanıştırmak için sizi de çağırıyordu ama bu fikir daha bir hoşuma gitti"
"yah rosieee"
"Ne demek bu akşam, nasıl hazırlanacağız, ne giyeceğiz ya bizi beğenmezlerse"
"Benden duymuş olmayın ama onlar çoktan sizi beğenmişler"
Kızların bu garip halleri beni daha çok eğlendiriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Sahne Jirose
Fanfictionmental sağlığınız için okumayın, iğrenç yazmışım çünkü dsnxhsbc Park Jimin adımlarını sahneye yöneltti, perdenin arkasından çıktığında karşılaştığı kalabalık oyununu izlemek için onu delicesine alkışlıyorlardı diğer oyuncuların kendileri olduklarınd...