Eskici Dükkanı- One Shot

80 11 10
                                    

.......

.

.

.

.

Şehirde amaçsızca yürüyen bir adam... Daha sonra tanımadığı bir sokakta olan kazaya tanıklık ediyor. Yine de kendini ilgilendirmediğini düşünerek yoluna devam ediyor. Aslında belli bir yolu da yok. Sadece yürüyor. Nereye gittiğini bilmeden... Ara sokaklardan birine giriyor. Belki de orada daha sıcak bir ortam bulabileceği, şehrin ruhunu tadabileceğini, huzur bulabileceği umudu ile yürüyor bu sefer. Bir yandan da kaybolmuş gibi hissediyor. Ancak şu anda bunu düşünemeyecek kadar yorgun ve yıpranmış vaziyette. Bu yüzden önce zihnini boşaltması gerekiyor. Belki psikologları sinir bozucu buluyor fakat başka terapi yöntemlerinin olduğunun da farkında. Kendine soru sormadan onunla konuşabilecek ya da konuşmadan derdini anlatabileceği birini arıyor. Özünde derdini kendisi de bilmiyor. Sadece zihnindeki uyuşukluk hissini gidermek istiyor. Hoş dükkânların ve otantik evlerin olduğu bir sokağa giriyor bu sefer de. Birkaç adım attıktan sonra amaçsız havasını dağıtmaya çalışarak bakışlarını ayakuçlarından çevresine yönlendiriyor. Bakıyor ki girdiği gibi kendini yumuşatacak bir yer gibi duran şirin bir "Eskici Dükkânı" çıkmış karşına. Girip girmemek arasında gel git yaşayıp kararsız kaldığı anda kapıya doğru uzanan elini fark ediyor ve bu sefer basit bir çaba gösterip, karşısındaki bir odun parçasında ibaret olan; ancak içerisine girdiği anda kendini başka bir dünyada bulacağını ümit ettiği kapıyı aralıyor.


Gördüğü kadarıyla sokak ve dükkân arasında pek bir fark yok. Ümit ettiği gibi bilincini açacak havayı bulamamış. Biraz da hayal kırıklığına uğramış. Tam kapıdan girdiği, gibi hızlıca geri çıkmaya yeltendiği anda dükkân tezgâhının ardından yirmili yaşların başında, saçları ortamın havasına uyum sağlamak için özenle yaratılmış gibi koyu kahverengi, gözleri ise bu odunlarla inşa edilmiş yapının içine zenginlik kazandıran yapraklar misali yeşil bir genç çıktı. Genç, adam çıkmaya yeltenmeden önce söze başladı.


"Hoş geldiniz, umarım yardımcı olabilirim. Özel bir şey için mi uğradınız yoksa sadece bakınmak mı istiyorsunuz?"


Adam bir an duraksıyor çünkü aslında ikisi için de gelmedi. Sığınmak için? Güvenebileceği birilerini aramak için? Belki de ikisi de.


"Be-ben bilmiyorum."


"Oh- tamam, o zaman siz şöyle geçin. Size zaman ayıracağım."


Genç dükkânın girişinin sağ tarafındaki koltukları işaret ediyor ve belli ki adamdan oraya oturmasını istiyor. Kendisi ise birkaç dakika içerisinde geleceğini söylüyor. Adam hiç düşünmeden söyleneni yapıyor ve koltuklardan birine oturuyor bir yandan da gerçekten neden burada olduğunu sorguluyor.


Genç, bir-iki dakika içince elinde iki çay fincanı ile içeri giriyor ve kendisi de bir yandan anlam veremediği bir yandan kim olduğunu merak ettiği adamın karşısındaki koltuğa oturuyor. Adam ile ilgilini ne merak ediyorsa bir kenara bırakıyor ve karşısındakinin mavi, yorgun gözlerine bakarak bir eskici dükkânında konuşulabilecek en normal konu olan raflardaki eşyalar ile ilgili konu açıyor. Adam kendisine hiç soru sorulmadığı için bir yandan şaşkın bir yandan memnun gözüküyor. Ayrıca gencin konuştuğu konu ilgisini çekmese de bu ona terapi gibi geliyordu.

-Riren- ~One Shot~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin