Odasına koşan Jungkook hemen bir doz daha bastırıcı enjekte etti kendisine.
Bu normalde zararlı olsa bile umrunda değildi. Biriyle konuşmak onu korkutmuştu.
Siyah pelerinini giyip aynada kendine baktı. Açık yerlerini iyice kapattı.
Biraz parfüm sıkıp hızlı adımlarla evden çıktı. Derin nefesler aldı.
Tek yapması gereken babasının kliniğine gitmekti.
Daha önce tek başına gitmediği yoldan yürümeye başladı.
Dikkat çekmek istemesede çoktan çekmiş olmalı ki insanlar ona bakıyordu.
Adımlarını iyice hızlandırıp âdeta kasabanın merkezindeki kliniğe koştu.
"Anne!"
Babasının yardımcısı olan annesini görünce oh çekip ona sarılmıştı.
"Oğlum! Ne oldu sana? Nefes nefesesin. Neden dışarıya çıktın izinsiz?"
"Bayan Jeon selam. Jungkook, sende buradasın."
Jongin ona sarılmaya yeltenince Jungkook annesinin arkasına saklandı.
"Merhaba Bayan Jeon. Oğlumla ben sizinle bir şey konuşmaya geldik aslında."
"Buyrun Bayan Kim."
"Oğlum oğlunuzu beğenmiş. Jungkookla konuştuğunda Jungkookta onu reddetmemiş."
Arkadaki hastanın yanından yeni dönen babası şok olmuştu.
Jungkook o çocukla ne ara konuşmuştu? O kendi gözünden bile sakınırken Jungkook nasıl kurallarını çiğnerdi?
"İkiside birbirini istediklerine göre diyorum ki biz bu çocukları evlendirelim."
Bayan Kim konuşurken Jongin gülümsedi.
"Oğlunuzu asla üzmeyeceğimden emin olabilirsiniz Bayan Jeon. O çok özel."
Jungkook annesinin arkasından elini tutmuş beklerken gözyaşları akmıştı.
Annesi onu vermezdi di mi? O esnada görüş açısına babası girdi.
"Reddediyorum. Böyle bir şey mümkün değil."
"Ama Bay Jeon-"
"Kapa çeneni genç adam. Benim oğlum mühürlenmeyecek henüz. Çıkın."
"Ama Jungkookta istiyor. Bay Jeon lütfen."
Bay Jeon oğluna dönüp kollarını göğsünde birleştirdi.
"İstiyor musun Jungkook?"
"Hayır! Oda sadece beni tanımadan dış görünüşüm için isteyen biri. İstemiyorum."
"Cevabını aldın. Hadi artık."
Jongin sinirle soluyup annesiyle birlikte klinikten çıktı.
"Oh... Kapıya geldi. Ben çok korktum."
Annesi ona sıkı sıkı sarılıp saçlarını okşadı.
"Canım oğlum. Korkma. Geçti."
Babasıda yaklaşıp sırtını sıvazladı.
"Bir daha ne olursa olsun sakın yabancılarla konuşma Jungkook. Anlaşıldı mı?"
"Evet babacığım."
"Aferin benim oğluma."
"Bay Jeon! Sürü lideri sizi çağırıyor. Çok acilmiş."
"Birine bir şey mi oldu?"
"Kim malikanesi... Kim malikanesin de yıllar sonra ışıklar yandı."
"Ne?"
Bay Jeon hızla üstündeki önlüğü çıkartıp masaya fırlattı.
"Ama bu imkansız. O lanetli yaratıklar bu kasabadan sürüldü!" Dedi Bayan Jeon.
"Bay Jeon acele etseniz iyi olur. Sürü lideri kasabada önemli rol oynayan herkesi toplantıya bekliyor acilen."
"Tamam, tamam. Haneul hemen Jungkook'u da alıp eve git.
Kapıları sıkı sıkı kilitlemeyi unutma sakın. Eğer lanet geri döndüyse..."
Bayan Jeon'un gözleri dolarken olumlu mânâda kafa salladı.
Oda eşi gibi önlüğü çıkartıp ceketini giydi ve Jungkook'un elini tuttu.
"Kendinize çok dikkat edin."
"Sende aşkım."
Kısaca öpüşüp iki farklı yola gittiler.
"Anne, neler oluyor?"
"Yok bir şey oğlum."
"Nasıl yok bir şey? Kasabada herkes koşuşturuyor."
"Jungkook şu anda eve gitmeliyiz. Sadece koş. Söz veriyorum evde konuşacağız."
Jungkook olumlu mânâda kafa sallayıp herkes gibi koşmaya başladı annesiyle el ele.
•
-15.08.2021
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güzel&Çirkin
FanfictionKasabaya güzelliği, yeteneği ile nam salmış Omega Jungkook ve kasabanın lanetlediği aile olan Kim ailesinin son temsilcisi Delta Taehyung'un yolları bir şekilde kesişir. [Slow update] [Ara verildi]