Terim boynumdan akıyordu, damla damla ilerlediğini hissediyordum. Vücutlarımız birbirine yapışıktı belki de bu yüzden normalden daha fazla terlemiştim. Jimin'in deliği ağzımdaydı ve emdiğim için doğal olarak pembeleşmişti. ''Farklı bir şeyler denemek istiyorum.'' dediği için şu an ayakta onu ters tutuyor, penisimi kendinden geçmişçesine emerken aklımı toparlamakta zorlanıyordum. Gözlerim zevkten kayıyordu çünkü sevgilim her zamanki gibi boğazını zorlamakta kararlıydı. Sıcak boğazında kayıyordum durmadan.
''Jungkook!''
Deliğiyle öpüşmeye başladığımda ismimi haykırıyordu. Dilimi kullanabildiğim kadar hızlı kullanmaya çalışıyordum, içine sürekli itip tekrar çıkarıyordum. Islak sesler her yerdeydi, hislerimin yoğunluğundan nefes almak bile zor geliyordu. Etrafındaki büzülmüş deriyi emdiğimde hıçkırıyordu. Ağzında olduğum için hıçkırırken boğazı beni sıkıştırıyordu.
Nefes nefese beni ağzından çıkardı. Ters durduğu için hafiften yüzü kızarmaya başlamıştı ama umursamadan sikimi hızlıca sıvazlamaya devam etti. Ağzında biriktirdiği tükürüğünü yavaşça ucuma bırakıyordu ve daha sonra yayıp avcunda yuvarlıyordu. Arada keskince nefeslenip yutkunuyordu, derin nefeslerimiz odayı daha da sıcaklaştırıyodu.
Bacaklarını kıvrak bir hamleyle boynuma sardı. Ucumla oynamayı bırakıp ağzına almıştı tekrar. Ellerini ise baldırlarımda dolaştırmaya başlamıştı. Bu sırada ben de şişkin toplarını dilimi tamamen çıkararak yalıyordum. Gövdesi titrerken penisi de benimle kendi vücudu arasında sıkışıp kalmıştı. Jimin benim aksime daha küçüktü ama topları gördüğüm en güzel şeylerden biriydi. Uyarıldığı zaman fazlasıyla gergin oluyordu, deliğiyle hemen hemen aynı renk olan pembeliklere dayanamıyordum.
''Lütfen, dayanamıyorum artık.''
'' ''Lütfen'' ne, bebeğim?''
Hafif mızmızlanıp kızarcasına '' İçimde istiyorum artık Jungkook.'' diyordu. Bana bakıyordu, dudakları şişmişti ve konuşurken normalden daha fazla büzüyordu. Yanağını penisime sürtüp birkaç kez hafifçe yanağına vurdu ve konuştu, ''İçimi doldur, seni ne kadar istediğimi görmüyor musun?''. Esnekliğini kullanıp biraz doğrulmuştu bunu söylerken. Ellerini kalçasına atıp deliğini iki yana çekiştirerek kasıp gevşetiyordu. Bir yandan kafasıyla oraya bakmamı işaret ediyordu.
Aceleyle kucağımda bedenini kendime çevirmiştim. Kalçasına elimi yerleştirdikten sonra yatağa doğru giderken bir yandan da şaplak atıyordum. Jimin boynumu yalıyordu, elleri omzum ve kol kaslarım arasında gidip geliyordu. Kolumu hafifçe sıkıyordu, son zamanlarda o da benimle beraber spora geliyordu ve her seferinde kaslarıma olan hayranlığını belli ediyordu. Çenemden hafifçe tutup dudaklarını benimkilere sürttü. Memnun bir şekilde mırıldanıp hafifçe alt dudağımı dudakları arasına almıştı. Minikçe emip geri çekildi bana bakmak için. Burunlarımızı birbirine sürttüm, yanağını derince öperken sırtını da yatağa bırakmıştım.
Kalp atışlarım duyuluyordu. Ondan her seferinde daha da fazla etkileniyordum. Yatakta uzanan sevgilime kısaca bakmıştım. Hafif esmer terlemiş teni ay ışığında parlıyordu. Üstüne eğildiğimde avcunu yanağıma yaslayıp gözlerime baktı. Kelimelere ihtiyacımız yoktu. O an sadece biz vardık.
Kendimi tutup deliğine ucumu sürtüyordum. Bacakları ayrık ve karnına yaslı penisiyle kulağıma doğru inliyordu. Sabırsızlanmıştık ikimiz de. Hafifçe ucumu ittiğimde kabarık çıkıntı deliğinin çevresinden geçtiğinde beli bükülüp gövdeme yaslanmıştı. Devamında kendimi ittikçe ikimizden de rahatlamış inlemeler çıkıyordu. Tek gözüm istemsizce kısılıyordu, aynı zamanda saçlarımdan birkaç damla düşüyordu.
Sırtımda ellerini dolaştırırken kendine daha da bastırmıştı. Ritmimiz hızlıydı, ıslak sesler yükseliyordu. İçinin kayganlığı ve sıcaklığı beni daha da zorluyordu, damarlarımın içinde attığını hissedebiliyordum. Jimin de benimle birlikte fark etmiş olacaktı ki aynı anda deliğine doğru bakıp inlemiştik.