Bağışlanma

194 15 8
                                    


"Eren..."

Yakarışları en sonunda fısıltı benzeri tınılara dönüşmüştü. Kucağındaki oğlanı sarsıyor, uyanması için yalvarıyordu.

Oysa o uyumuyordu. Mikasa da her ne kadar ona acı verse de farkındaydı. Kollarında yatan sevdiği, bir daha bu kızın kimseye göstermediği narin yüzüne bakmayacaktı.

Mikasa onu daha da sıkı sarmaladı.

"Ne olursun, gitme. Bir defa öldüm ve beni kurtaran sendin, şimdi tek başıma ne yapacağım?"

Gözyaşları akmıyordu. Israrla yuvalarında birikiyor, zavallı kızın ağlamasına izin vermiyorlardı.

Mikasa tek başına değildi, hiçbir zaman da olmamıştı. Eren'i tek varlığı olarak kabullenmiş, onun uğruna hayatını bir kenara atmıştı.

Neden böyle bir şey yapmıştı? Onu bir defasında kurtardığı için mi?

Hayır. Mikasa ona her baktığında Eren onu bir defa daha kurtarmıştı aslında. Her zümrüt yeşili gözleri Mikasa'nın neredeyse siyahmış gibi görünen mavi elmaslarıyla buluştuğunda Mikasa bir kez daha kurtulmuştu.

Eren onun huzuruydu. Onun alıştığıydı, alışkanlığıydı. Yaşamınız bir anda alt üst olduğunda "ev" hissiyatı kaybolur. Bu boşluğu doldurmak için bir alışmışlık bulursunuz, belki de bir yaşanmışlık.

Eren Mikasa'nın eviydi. Mikasa olgunluğu en acımasız yollarla kazanmış olan bu oğlana her baktığında varlığında aşina bir şeyler görüyordu.

Eren'in gitmesiyle tutunduğu birkaç hatıra, birkaç tanıdık his de ondan koparılacaktı.

Mikasa bir kez öldü. Onu hayata döndüren Eren değil, taşıdığı "bilindik" hissiydi. Mikasa henüz çocuktu. Ona en yakın olanı evi sandı. Ona en yakın olana kalbini açtı.

Bu, en büyük hatasıydı.

Şimdi tüm geçmişi, kendi kolları arasında son nefesini vermişti. Ona sunduğu ruhu onunla uçup gitmiş, farkında olmadan ona adadığı ömrü sönmüştü.

"Neden?"

Eren onun eviydi, o ise Eren için bir kapıdan fazlası değildi. Gereğinde onu korumuştu, gereğinde onu diğerlerinden uzakta yaşatmıştı.

Eren Mikasa'nın her şeyiydi, Mikasa ise bir piyondan fazlası değildi.

O zaman neden dökülmeyen gözyaşlarının kalbinde birer nehir oluşturduğunu hissediyordu?

O halde neden onu sevmenin bedelini o ödüyordu?

Çünkü şimdi kucağında uzanan ölü beden ona en büyük kötülüğü yapmıştı.

"Teşekkür ederim," demişti gözyaşlarının arasından.

"Teşekkür ederim," yinelemişti yüzünde silik bir gülümsemeyle.

"Özür dilerim," son sözleriydi.

Eren'in özrü basit bir ölüm feryadı değildi. Son kez konuştuğunda ruhunun en derinliklerinden bir ateş belirmişti gözlerinde.

Affedilme arzusu.

İşte bu yüzden Mikasa'nın gözleri gözyaşlarını kenetlemişti. Eren'in son isteği yüzünden ağlayamıyordu.

Onu affetmesi gerekiyordu.

Ama Eren ne yapmıştı ki?

Eren Mikasa'yı, Mikasa'nın onu sevdiğinden çok daha fazla sevmişti. Mikasa'ya bakmıyordu, bakamıyordu. Gözlerindeki umut onu korkutuyor, yaralıyordu.

Eren onu yaşanılmayacak bir hayata sürüklemişti. Yüzleştikleri yeni yaşam, her yanı ölüm dolu bir çukurdu. Sevgiye yer yoktu.

Eren özür dilemişti, affedilmek istemişti. Herhangi biri tarafından. Çalmıştı. Mikasa'nın hayallerini, Armin'in mutluluğunu, Hanji'nin şevkini ve insanlığın geleceğini çalmıştı.

Kendi düşlerini ayakları altına almış, dinmek bilmeyen bir inançla karanlığa koşmuştu.

İnsanlığı kurtarabileceğini sanmıştı.

Ama insanlık bir kurtarıcı beklemiyordu. İnsanlığın bir kahramana ihtiyacı yoktu. İnsanlığın ateşten öfkesi, Eren'i bir kere daha yaktı.

İdeali için masumları çiğnemiş, sivilleri yakmıştı. Günahlarını tek başına sırtlanmamış, bu katliama her şeyden daha çok değer verdiği arkadaşlarını da ortak etmişti.

Her şeyden çok değer verdiği onu felaketin tam ortasına atmıştı.

Başka şansı yoktu.

Evlilik hayali kuramadı, Mikasa'ya o gözle bakmaya fırsat dahi bulamadı. Kalbinin en derinlerinde kavrulan sevgisine isim koyamadı. Mikasa'nın aksine, hislerini adlandıramadı.

Bu yüzden affedilmek istedi.

Mikasa boynundaki atkıyı cansız bedenin boynuna sarmaladı.

Bu yüzden, affedildi.

Mikasa eğildi, Eren'in alnına son bir öpücük kondurdu. Sanki, Eren'in çehresi huzura bürünmüştü.

Kucağındaki oğlan, artık sonsuza kadar gönlündeydi.

Acı tatlı bir gülümseme Mikasa'yı gafil avladı.

"Atkıyı ödünç verdiğin için teşekkür ederim," bakışlarını bedenden ayırıp sonsuz gökyüzüne dikti.

"Seni daima seveceğim."

Alışılmış Yabancılıklar [EreMika]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin