Seni bir güle benzetiyorum
Bir gül kadar narin aynı zamanda dokununca can yakan türden
Kırmızı bir gül gibi yanakların
Kızardığında kırmızı bir gül gibi çiçek açıyorsun°
Bahçedeki çiçekleri kokluyorum. Her biri birbirinden güzel kokuyor. Özellikle kırmızı güllerin kokusu bir başka öyle ki kokularını iyice içime çekiyorum.
Burası çocuk parkının bitişiğindeki çiçek bahçesi. Her gün aksatmadan uğradığım, huzur bulduğum tek yer.
Hemen yanında ise küçük, eski bir bina var, yetimhane.
Yetimhanede ki çocuklar oynamak için bu parka gelirler. Ve bende o yetim çocukların parkta oynarken ki mutluluklarını seyretmeye, resmetmeye gelirim.
Bahçedeki mis kokulu çiçekleri, kıpkırmızı gülleri ve parkta oynayan çocukların resimlerini çizerim. Parkta oynayan çocukların gülümsemeleri beni mest eder. Çünkü çocukları gülümsediklerinde, mutlu olduklarında çok daha fazla severim.
O günde yetimhanenin yanındaki çocuk parkındayım ve her zaman oturduğum banka oturmuş elimde kalem ve çizim defterim... Çocukları seyrediyorum. Yetim çocukları.
Onlar her zaman gülmeyi, mutlu olmayı hakediyorlar. Onlar mutlu oldukça bende mutlu oluyorum.
Çocukların parkta bir o yana bir bu yana koşarken ki gülüşleri öyle tatlı öyle masum ki... İçim pamuk gibi, bir hoş oluyor.
Çiçeklerin olduğu bahçenin küçük bir bölümünü çizmeye karar veriyorum.
İşte çizimime başlıyorum. Her bir çiçeği ayrı ayrı kağıda resmediyorum. Hepsi birbirinden farklı çeşitte bir çok çiçek...
Bense bir kaçını çiziyorum çünkü eğer çiçek bahçesindeki tüm çiçekleri çizecek olsam yarına çizecek bir çiçek kalmaz.
Orkideleri, sarı ve beyaz papatyaları resmime konduruyorum özenle. Yeşillenecek olan yapraklarını çiziyorum çiçeklerin, o kırılgan dallarını... Arkaya da bir manzara eklemeyi ihmal etmiyorum tabi. Bulutları çiziyorum, pofuduk bulutları.
Son olarak boya kalemlerimi çıkarıp çizimimi renklendiriyorum. Bu renkler öylesine renkler değil her bir rengi özenle seçiyorum. Her bir çiçeğe özel renk... Renkleri birbirine katıp karıştırıyorum. Ta ki doğru rengi bulana kadar.
Resmimi bitirdiğimde ona sevgiyle bakıyorum. Her bir ayrıntısını dikkatlice inceliyorum.
Sevgi katılarak çizilmiş bir resim her zaman çok özel ve güzeldir.
Sonunda memnun bir gülümseme yüzüme yansıyor. Ve hissediyorum. Evet o anda hissediyorum ki biri daha gülümsüyor aynı benim gibi sevgiyle.
Yavaşça kafamı çizdiğim resimden ayırıp yukarı kaldırıyorum. Ve onu görüyorum. Yüzündeki hissettiğim gülümsemesini görüyorum. Bana bakmıyor, çizmiş olduğum resme bakıyor merakla. Yüzündeki sevgi dolu gülümsemesiyle resmimin her ayrıntısını incelediğini anlayabiliyorum.
Bense sadece onun çocuk olduğunu belli eden masum, küçük ve sevimli yüzüne bakıyorum. O resmimi incelerken ben onun, benim çizdiğim resmimden bin kat daha güzel ve kusursuz olan yüzünü inceliyorum.
"Beğendin mi?"
Diye soruyorum gözlerim onun koyu kahvelerinde takılı kalırken.
Sorduğum soruyla birlikte kahvelerini hayran hayran baktığı resimden ayırıp benimkilerle buluşturuyor. Yüzündeki gülümsemesi çoktan solmuş gitmiş. Bir çiçek misali...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
{ Red Rose || Yoonmin }
FanfictionJimin yetimhanede kalan yetim bir çocuktur. Yoongi ise onu her gün görmek için yetimhanenin bahçesine gelen ve ressam olan bir genç. ________________________________________________________________________________________________________ Yayımlama ...