🌹³

60 18 26
                                    

°

Soğuk ve çetin kış aylarının yaklaşmakta olduğunu artık daha rüzgarlı esen havanın soğukluğundan anlayabiliyorum.

Yine de güneş her şeye rağmen gökyüzünden ışıldayarak yeryüzüne doğru gülümsüyor. Ama artık insanı bunaltmayan, çok sıcak etmeyen bir güneş olup çıkmış.

Sonbaharın gelmesiyle anlıyorum ki artık ağaç dallarında yeşil yapraklar olmayacak. Yere düşen sararmış ve kurumuş yapraklar her tarafı kaplayacak. Üstüne bastığımızda ses çıkaracak olan yapraklar bunlar. Ve ben bu sonbaharın kurumuş yapraklarına basmayı çok seviyorum. O çıkan ses çok hoşuma gidiyor. Özellikle yolda kurumuş yapraklara basarak ilerliyorum o çıkan sesi duymak için.

Artık çizdiğim resimlerde de kurumuş ağaç yaprakları yer alacak bazen. Kurumuş dallar, sonbaharın getirdiği değişiklikler resimlerime de yansıyacak.

Acaba Jimin bundan hoşlanacak mı? Acaba Jimin sonbahar ayını seviyor mu? Kurumuş yaprakları, o yaprakların üstüne bastığımızda çıkardığı sesi, o da seviyor mudur benim gibi?

Umarım seviyordur.

Bugünde Jimin gelmeden yanıma resim çizmeye başlamak istemiyorum. Onun yine dünkü gibi bana çizeceğim şeyi yada manzarayı belki çiçek bahçesindeki sevdiği çiçekleri göstermesini istiyorum. Çizeceğim doğal güzelliği yine onun seçmesini istiyorum.

Çünkü Jimin'in istediği şeyi çizdiğimde onun yüzündeki mutluluğu görmek beni çok sevindiriyor. Onun yüzünde güller açtığını görmek beni huzura kavuşturuyor. Her zaman gülümsesin yüzündeki kırmızı güller hiç solmasın istiyorum.

Parka geleli daha bir kaç dakika olmadan Jimin'i yanımda hissediyorum. Ben onu görmeden, çağırmadan çoktan beni görüp yanıma gelmiş. Bankta yanıma oturmuş, banktaki yerini çoktan almış.

Buna seviniyorum. Artık belki de benim parka gelmemi, resim çizmeye başlamamı dört gözle bekliyor, belki.

Kafamı ona doğru çevirip gülümsüyorum. Bankta aşağı doğru sarkan bacaklarını sallandırıyor. Resim çizeceğim için heyecanlı olduğu burdan belli gerçi gözlerindeki ışıltılardan anlıyorum bunu çoktan.

Ama bacaklarını sallandırmasıyla aklıma bir şey geliyor.

Salıncak.

Acaba Jimin parktaki salıncaklara hiç binmiş mi? Hiç salıncakta sallanmış mı bu yaşına kadar?

Onu çocuk parkına geleli hiç salıncakta sallanırken görmediğimi fark ediyorum.

Çocukken bende salıncakta sallanırdım ve bu bana çok zevk veriridi. Gerçekten güzel ve zevkli bir şey salıncak. Jimin salıncağa binmiş olsun veya olmasın onu şimdi bu parkta salıncağa bindirmek istiyorum.

"Jimin."

Diyorum hafifçe gülümseyerek.

Bakışlarını bana çeviriyor. Meraklı bakışlarını.

"Salıncağa binmek ister misin?"

Diye soruyorum. O ise bana önümde duran tuvali gösteriyor. Resim çizmemi istediğini anlayabiliyorum.

"Onu daha sonra çizeriz olmaz mı? Seni salıncakta salladıktan sonra. Sallanmak ister misin?"

Beni dinledikten sonra kafasını olumlu anlamda sallıyor hızlıca. Buna seviniyorum. Salıncakta sallanmak istiyor. Onu sallamamı istiyor.

{ Red Rose || Yoonmin }Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin