LE FEU

TWO NEIGHBORS - CAN'T STAND IT

Dikkat: Yetişkin içerik.

Büyük Guardo Şatosu'nun karşı kıyısında kalan Tuelo kentinde dönemin en iyi büyücüleri yetişirdi. Tuelo, büyük meyve ağaçları ve sarmaşık gülleri ile diğer tüm şehirlerin imrendiği, havası ve yeşil bulutları ile de gökten geçen her bir varlığın dikkatini kolaylıkla çekebilen bir yerleşim yeriydi. Fakat bu muazzam kentin güneşe döndüğü günlerde benim için dayanılmaz bir sıcaklık oluşuyordu. Açık havada olmasanız dahi sizi yakıp kavuran güneş binaların duvarlarına nüfuz ediyor, nefes almanızı zorlaştırıyordu. Bu sınırlar içinde eğer bir buz büyücüsü olmasaydım her şey daha kolay olabilirdi. Ama yaz mevsimi bir an olsun ensemden ayrılmıyordu.

"Baekhyun! Uçurtma festivali için uçurtmalarımızı hazırlamaya gidiyoruz." Jongin, Tuelo'nun en ünlü büyücülük okulu olan Juastian'ın merdivenlerinde bağırırken sesinin yankısını dahi işitebiliyordum. Ve bir an sonra nefesini boynumda hissetmiştim. "Seni burada bulabileceğimi biliyordum."

"Jongin, tüm büyü kitaplarına yemin olsun ki adımımı asla dışarı atmayacağım." Tam arkamda dikilmeye devam eden arkadaşım benden daha iyi biliyordu sıcaktan ne kadar nefret ettiğimi. Bu durumda beni uçurtma festivaline çağırması hiç mantıklı değildi. "Güneşin beni bir su göletine çevirmesine izin veremem."

"Abartma bu kadar, Baekhyun. Bir ağacın gölgesinde oturabilirsin." Elimdeki kitabı rafına yerleştirdiğimde nihayet arkamı dönerek arkadaşımın gülümseyen yüzünü görebilmiştim. Gözlerine yerleşmiş olan yıldız taneleri aklımdan geçenleri okumasına izin verdiğinde dudaklarını büzdü. "Burada durarak yıl sonu turnuvalarına hazırlanmana izin veremem."

"Hazırlandığımı kim söyledi?" Konudan uzaklaşabilmek adına raflardan ayrılarak masaya oturduğumda önümde çoktan birkaç kitap açıktı ve net bir şekilde ne ile meşgul olduğumu haykırıyordu. Hadi ama, bir zihin okuyucusuna karşı çok da kaçış yolum yoktu zaten.

Jongin kalçasını masanın kenarına yaslandığında göz teması kurmamaya özen göstererek kitaplara döndüm. Üstündeki uzun cübbesi omuzlarından bacaklarına doğru dökülürken bu sıcakta nasıl oluyor da hala okulun kıyafet yönetmeliğine uyabilirdi anlamış değildim. Çünkü ben üstümde ince bir gömlek haricinde bir şey olursa daha fazla dayanamayacağıma yemin edebilirdim.

"Belki de haftaya Lungor sahiline uğramalıyız. Suyu yazın bile soğuk oluyor ne de olsa." Kaşlarımı çatarak arkadaşıma döndüğümde kollarını göğsünde birleştirdiğini gördüm. Genellikle bir işin peşinde olmazsa asla bu şekilde durmazdı.

"Ama turnuva?"

"Turnuvaya hazırlanmadığını sanıyordum?" Başını sağa eğdiğinde derin bir nefes vererek kitabı kapattım. Sert kapağı sayesinde kütüphanenin duvarlarında yankılanacak bir ses çıkardığında yenilgimi kabul etmiştim. Bu yılın sonundaki turnuvalara hazırlanıyordum çünkü üç senedir ardı ardına kazandığım Büyücülük Turnuvası'nı geçen sene bir ateş büyücüsü kazanmıştı. Belirtmekte fayda var, sinirimi kolaylıkla bozan bir ateş büyücüsü kazanmıştı ve ben yenilmekten nefret ederdim.

"Jongin, bu sene de Park'ın kazanmasına izin veremem. Zaten tüm sene boyunca herkes bu yüzden başımın etini yedi." Aklıma gelen ayrıntılar yüzünden başımı iki yana sallasam da hissettiğim öfke ve hayal kırıklığı göğsümden gitmedi. Nasıl olur da tüm okuldaki büyücüleri yendikten sonra basit bir büyüyle kaybedebilirdim? Basit bir ateş topu büyüsüydü yalnızca...

"Kazanmak istemeni anlıyorum ama geçen seneki yenilgini hala atlatamamış gibi durmuyorsun." Ne dediğini anlamak için kaşlarımı çattığımda kollarını ayırarak omuzlarımı tuttu. "Baekhyun, anlamıyor musun? Chanyeol, senin tek zayıf noktana saldırabilecek bir büyücü. Buz, ateşin karşısında duramaz ama daha önemlisi ateş de buzun karşısında duramaz. Lütfen artık kendine yüklenmeyi bırak ve biraz dinlen." Jongin yine ve yine yapmıştı yapacağını.