-Mezarlık-

212 11 1
                                    

"Yibo yibo kapıyı aç yinemi evde değilsin yoksa yine içip sızdın mi?" Bu sabahta şirkete gelmemişti abisi olmama rağmen onu anlamak çok zordu evet yaşadıkları kolay değildi fakat toparlanması artık kendine gelmesi gerekiyordu neredeyse 2 yıl olacaktı fakat o hâla olayın yaşandığı ilk gün ki gibiydi.

Anlaşılan evde değildi gidebileceği tek bir yer vardı ev ve şirket dışında tabi şirketine ne olmuş ne bitmiş pekte umurunda değildi ama abisi olarak şirketi ayakta tutuyordum. Daha fazla vakit kaybetmeden arabaya atladım yol bir buçuk saat sürüyordu cidden her gün buraya nasıl geliyordu.

Arabadan indim oradaydı demirlerle ve çiçeklerle etrafı sarılmış olan mezarın başındaydı gecenin karanlığı onu o ise canından çok sevdiği adamın mezarında ki toprakları kucaklığıyordu
biraz daha yaklaştım hıçkırık sesleri duyuluyor du göz yaşlarıyla sevdiğinin toprağını ıslatıyor, çiçeklerine su veriyordu her geldiğinde de onun en sevdiği çiçeklerden özenle kendisi, buket yapıp baş ucuna bırakırdi.

Mezarını bile kendisi hazırlamıştı sevdiğinin, nasıl özenle süslemişti en sevdiği çiçekleri kendisi seçip almıştı kimsenin dokunmasına izin vermemişti o günde göz yaşlarıyla sulamışti çiçeklerini, birer birer dikmişti

Mezarını bile kendisi hazırlamıştı sevdiğinin, nasıl özenle süslemişti en sevdiği çiçekleri kendisi seçip almıştı kimsenin dokunmasına izin vermemişti o günde göz yaşlarıyla sulamışti çiçeklerini, birer birer dikmişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

çiçekleri o taze toprağın üzerine, göz yaşlarının yetmediği yerde yağmur hem yiboyu hemde taze mezarı ıslatmıştı. Ne kadar ısrar etsem de sağanak yağmurun göz yaşlarıyla karışmasına izin verip toprağa kapanıp saatlerce ağlamıştı bir süre sonrada yeni kapatılmış mezarın üzerinde uyuya kalmıştı.Belki de bayılmıştı.

Rahatsız edilmeyi sevmezdi aslında ikimizden başka burayı bilende yoktu, beni farketmesini bekledim fakat onunla konuşurken tüm dünyadan somutlardı kendini, gidip omzuna dokundum ıslak ve ağlamaktan kızarmış gözleriyle bana baktı ayağa kalkacak durum da olmadığı anlaşılabiliyordu belli ki yine içip gelmişti "yibo ne zaman bırakacaksın böyle yapmayı bu yaptıkların onu geri getiremez bunu sende biliyorsun" yanına çöküp konuşuyordum onunla.

Yere bakan çökmüş gözleriyle bana baktı tamamen kendinden geçmişti "o..g-gitmedi" dedi kalbini göstererek "burada" diye de devam etti sesi titriyordu saçları dağılmış, göz altları ağlamaktan morarmışti, bu günlerde daha da bitmiş gözüküyordu ölüm yıl dönümü ve eğer sevdiği ölmüş olmasaydı 4. Yılları olacaktı ikiside aynı güne denk gelmişti ne tesadüf değilmi ama...

Birden boynuma sarıldı yibo "canım acıyor abi" çok üzülüyordum bu haline başını okşadim yine ağlayan,kısık ve titreyen bir sesle devam etti " d-dayanamıyorum çok özlüyorum onu b-ben..zhan olmadan yapamıyorum" kardeşim gözlerimin önun de bir uçuruma koşuyordu fakat ben bir şey yapamıyordum "ne yapacağımı bilmiyorum abi.. o olsa n-ne yapmamı isterdi" işte fırsat dedim kendi kendime "o senin minik bo' sunun mutlu olmasını isterdi hayatına devam etmesini, şirketinin başında olmasını isterdi" bu sözlerimi dinlerse belki azda olsa eski hayatına dönebilir diye düşünmüştüm.

Cevap vermedi boynumu bıraktı, sarılıp ağladığı mezara son kez bakıp gülümsedikten sonra da hiç konuşmadan arabasına doğru ilerledi arabaya binecekti ki kolundan tuttum "yibo nasıl araba süreceksin yola çıktığın gibi kaza yaparsan ne olur" tuttuğum kolunu eliyle iktirip gülümseyerek "zhanın yanına gitmiş olurum" dedi... sonrada üzüntüden, yorgunluktan bitap düşmüş bedenini olduğu yere bıraktı...

Yorgun Yıllarım (Yizhan)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin