kiss on the piano' 1

248 34 28
                                    

y/n; kitabı bitirirken yanınıza peçetenizi almayı unutmayın 🙂

uzun zamandır yayınlamak istediğim bir kitaptı açıkçası, şimdiye nasip oldu, bölüm sonunda yorumlarınızı bekliyorum🫡

hikayede günleri "-" ile göstermek yerine cümlelerle göstereceğim, iyi okumalar!

hikayede günleri "-" ile göstermek yerine cümlelerle göstereceğim, iyi okumalar!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

1| sen görenleri severdin

sene 1870.

Ellerinin arasından kayan buruşuk kağıt parçaları, burnunun ucuna düşen biçimli demir parçası -gözlüğü-, omzuna yük eden ve iz çıkacağından adım gibi emin olduğu, ipleri sökülmüş çantası ile içine işleyen soğuk eşliğinde dersliğe yetişmeye çalışıyordu koyu saçlı genç.

İçinde oluşan küçük panik havası ve dersliğe geç kalmanın getirdiği heyecan ile birlikte, karnına yumruk yemiş hissiyatıyla çevrelense dahi vücudu, duruşundan ödün vermedi ve neredeyse boş olan koridorda hızla sınıfına doğru ilerledi.

Aradan geçen on dakikalık telaşlı sürenin ardından dersliğe yetişmeyi başardığında, kapıyı çalma gereği duymadı ve içeride bulunan kimseleri rahatsız etmemek niyetiyle usulca sınıfın içerisine doğru süzüldü ve en arkalardan -görünmeyen bir yerden- sıraya oturarak, hızlı nefes alış verişlerini de görmezden gelmeye çalışarak olduğu yerde dikleşti.

Fakat bu imkansız gibi bir şeydi çünkü; ders sanat tarihiydi ve neredeyse herkes uykulu bir tavır takındığından, sınıfa yeni girdiği oldukça belli oluyordu.

Bir nevi geç kalmadım, portresi çizmek istercesine dikleşen omuzları ve ona zıt olan soluklanmaları, oldukça sessiz olan sınıfta dikkat çekmiyor değildi. Öyle ki, profesörün dahi dikkatini çekmiş ve sinirle boğazını temizleyerek oldukça büyük derslikte bağırır gibi konuşmasına neden olmuştu.

"Genç adam, ayağa kalk."

Koyu saçlı, tabiki de profesörün bu denli yüksek tonla seslendiği kişinin kendisi olduğunu biliyordu. O yüzden profesörü ikiletmedi ve hızla ayağa kalktı. Profesör oldukça ince, kırışık parmaklarıyla geldiği kapıyı işaret ediyor ve "Dersimden ayrılın," diyordu oldukça kaba bir biçimde "biliyorsunuz ki, dersime benden sonra gelen hiçbir kimseye dersimi dinlemeleri için izin vermiyorum."

Kaşları çatıldı Izuku'nun önce fakat sonrasında, bakışları teker teker yarı uyuklayan öğrencilerin arasında gezindiğinde dudakları kıvrıldı ve "Tabi," dedi sıkı sıkı tuttuğu kağıt parçalarından destek almak istercesine "üzgünüm profesör, ayrılıyorum."

kiss on the piano | katsudekuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin