Brother'ı yayından kaldırdım. -idol'ü de- Anlayacağınızı umarak yazıyorum. Kitap pedofili falan değildi. İkisi birden reşit olduktan sonra kimin umrunda ki? Cidden çok duyar kasıldı. Yeni kitap çıkarmayı düşünmüyorum artık. İdole de üyeleri kötü gösteriyorsun dendi. Cidden amacınız ne bilmiyorum. Beğenmiyorsanız okumayın abi. Neden diğerlerine mani olup hevesimi kursağımda bırakıyorsunuz? Alt tarafı bir kitap neden bu kadar uzattığınızı anlamıyorum.BEOMGYU;
Elimdeki telefonu bırakıp kapıyı açmak için oturduğum koltuktan ayağa kalktım.
Kapıyı açar açmaz üstüme atlayan Taehyun'la şaşırmamıştım. Elindeki çiçeği elime tutuşturmuş ve dudağıma atılmıştı.
Tek elimle çiçeği tutarken tek elimle de omzundan ittirip "önce teklif et." Dedim. Hevesi sönmüş gibi omuzlarını çökertti.
Bu davranışına kıkırdadım. "Oturma odası o tarafta, ama istersen odama da gidebiliriz." Dedim dalga geçer gibi. Dalga geçtiğimi anlayıp oturma odasına geçmişti. Dış kapıyı kapatıp bende ardından ilerledim. İkili koltuğa oturmuş etrafı süzüyordu.
Çiçeği orta sehpaya bırakıp yanına oturdum. Bedenimi tamamen kendisine çevirip "eee" dedim devam etmesini ister gibi.
Sanırım utanıyordu. Ve bu hayatımda gördüğüm en tatlı görüntü olabilirdi. "Nasıl yapacağım?" Diye mırıldandı kendi kendine. Gülmemek için kendimi zor tutup önümde kıvranışını izlemeye başladım.
Ayağa kalkıp önümde eğilince dudaklarımı birbirine bastırdım. "Hayır, bu evlenme teklifiydi." Deyince kendimi tutamayıp kahkaha attım bu sefer.
Sonra ayağa kalkıp geri yanıma oturmuş bedenini bana çevirmişti. Ellerimi tutup ellerinin arasına almış ve gözümün içine bakmıştı. "Uhm, bu çok mu sade?" Demişti bu sefer.
Evet bu fazla sadeydi. Bunu ona söylemedim ama.
"Sadece üç kelime söyleyeceksin Taehyun. Cevabımı zaten biliyorsun. Endişelenme." Dedim. Gözle görülür endişesi bir anda ortadan kaybolmuş "sevgilim olur musun?" Demişti.
Sonunda diye fısıldadım.
"Olurum." Dedim gülümseyerek. Bir anda tuttuğu elimi çekmiş ve bana sarılmıştı. Dört bir yanımı çevreleyen kollarıyla şaşkınlıkla sırtına baktım.
Şaşırdığım şey bana sarılması değildi. Şaşırdığım şey hızla atan kalbimdi.
Ellerimi yavaşça sırtına koydum. Bende ona sarılıyordum şimdi. Ellerimi sırtına koyar koymaz kolları daha da sıkılaşınca nefes alamaz gibi oldum. Kalbim neden böyleydi?
"Seni seviyorum" diye fısıldadı kulağıma. Kalbim daha ne kadar hızlı atabilirdi.
Benden karşılık bekliyordu. Onu sevdiğini söylememi bekliyordu. Seviyor muydum?
Her an onu düşünmem, o aklıma geldiğinde salak gibi gülümsemem. Her an yanımda olsun istemem. Onsuz yapamayacağımı düşünmem. Bu kadar kısa sürede sevebilir miydim onu? Ne kadar da saçmaydı bir haftadan daha kısa süre de ona aşık olmam. Mümkün müydü? Bana küstüğünde, kırıldığında neden bu kadar pişman hissetmiştim?
Umurumda olmayabilirdi. Nasıl olsa bir daha görmeyeceğim diye düşünebilirdim. Neden ona yazıp beni affetmesini söylemiştim?
"Bende." Diye fısıldadım aynı şekilde. "Bende seni seviyorum." Dedim.
Göğüslerimiz birbirine değiyordu ve kalp atışlarını sağ göğsümde hissedebiliyordum. O da benimkini hissedebiliyor muydu acaba? Eğer hissedebiliyorsa gerçekten çok utanırdım.
Elini sol göğüsümde kalbimin üstüne koyduğunda geriye çekilmeye çalıştım. İzin vermedi. Hissediyordu. Kulağıma kadar kızardığıma emindim.
"Şimdi sevişmemiz gereken kısımdayız."
Dediği şeyle kıkırdayıp geriye çekildim. "Hayır, şimdi öpüşmemiz gereken kısımdayız." Dedim. Sevişmek için erkendi?
"Ondan son-" konuşmasına izin vermeyip ensesinden tutup kendime çektim. Hızla kendime çekmiş olsam da yavaşça öptüm. Dudaklarım dudaklarının üstünde öylece dururken dudaklarını hareket ettirip alt dudağımı iki dudağının arasına almıştı.
Elini belime atmış beni kucağına çekmeye çalışınca elimi elinin üstüne koyup engellemeye çalıştım. Onun gücünun yanında benimki hiç birşey ifade etmeyince dudağını ısırdım. İnlemiş ve belimdeki elleri sıkılaşmıştı.
Bir anda kendimi havada bulmuştum. Hemen ardından kucağında. Mızmızlanıp yüzümü geriye çektim. "Sana seme olduğumu söylemiştim." Dedi zaferle.
"Sanırım bu seferlik üstte senin olmana göz yumabilirim." Dedim gözlerim hala dudağındayken.
Zil çalınca ikimizinde başı aynı anda kapıya dönmüştü. "Birisini mi çağırdın?" Dedi Taehyun.
Yüzüne bakıp "hayır." Dedim. Beni kucağından indirip ayağa kalkmıştı. "Ben açarım." Demişti.
O kapıyı açmaya gittiğinde bende orta sehpadaki çiçeği inceliyordum. Kesinlikle çiçekler ile aram yoktu ama baktığımda ne olduğunu anlayabilirdim. Bunu anlayamamıştım. Buket açık maviydi. İçinde bir açık tonda olan güller vardı. Daha önce hiç açık mavi gül görmemiştim. Ama çok güzel duruyordu.
"Beom." Taehyun'un sesini duyunca kapıya çevirdim gözlerimi. Gördüğüm kişiyle yutkundum.
"Anne."
BÖLÜM SONU
Taehyun'un aldığı gül
Eva-