Genç kız galaya yaklaştıkça camdan dışarı gerginlikle baktı. Kaç sene geçerse geçsin bu hisse hala yabancıydı. Menajerinin mesajına göz ucuyla bakınca galada kendisine eşlik edemeyeceğini ama birisini mutlaka göndereceğini okudu.
"Bir bu eksikti." dedi Dicle sitemli bir şekilde.
Arabayı patlayan flashlar sarınca geldiğini anladı. Son kez mini elbisesine bakıp yüzüne yapmacık bir gülümseme kondurdu.
"Çok durmayacağım." deyip şoförüne seslendi. Adam kafasını anladım dercesine salladıktan sonra kapısı açıldı ve gözlerine patlayan flashlar eşliğinde dışarıya adımını attı.
Her kameraya gülümsemeye çalışırken bir yandan da yüksek topuklu ayakkabılarıyla dengesini kurmaya çalışıyordu. Mesleğine aşık bir insandı fakat bu kısımlarına katlanamıyor denilebilirdi. Çok fazla kalabalık, çok ses ve her yerde dolanan meraklı gözler onda uzaklara çekip gitme isteği uyandırsa da mesleğine gerçekten tutkuyla bağlıydı genç kız. İçeriye yönelirken telefonunu eline alıp menajerinin iş hattını aramaya başladı.
"Feris? Kim eşlik edecek bana? Son dakika neden böyle bir değişiklik oldu anlamıyorum?"
Tanımadık bir ses kulaklarına dolarken Dicle telefonu kulağından uzaklaştırıp doğru numarayı arayıp aramadığına baktı.
"Dicle Hanım ben Feris Hanım'ın yeni asistanı kendisi size eşlik edemediğinden dolayı çok üzgün ama kesinlikle yokluğunu hissetmeyeceksiniz." dedi telefonun diğer tarafındaki karizmatik ses.
"Anlıyorum ama neredesiniz? Biraz geç kaldık Feris'in Asistanı Bey."
"Hemen arkanızdayım." deyip telefon kapandı. Dicle arkasını döndüğünde birkaç saniyeliğine ağzının açıldığına emindi. Dış görünüş olarak göz kamaştırdığı çok açıktı. O güzel gülümsemesiyle Dicle'ye doğru yürüyüp elini uzattı.
"Dicle Hanım adımı söylemedim Barış Havas ben. Dediğim gibi Feris Hanım'ın asistanıyım artık. Bu gece size eşlik etmekten zevk duyacağım." deyip elinin karşılık almasını bekledi genç adam.
Dicle hafif şaşkınlıkla elini uzattı. "Tanıştığıma memnun oldum Barış. Acaba siz kaç gün dayanacaksınız?" bu sorunun karşılık bekleyen bir soru olmadığını anlamıştı genç adam.
Barış anlamadığını belli eden bakışlarından sonra "Nasıl yani anlamadım?"
"Acaba diyorum Feris'in bu yoğun programına siz ne kadar dayanacaksınız? En son ki asistanı biraz olaylı ayrılmıştı da." dedikten sonra olayları hatırlayıp kendi kendine güldü Dicle.
Bu muhabbet Barış'ı biraz gerse de olaylardan haberi vardı. "Evet Feris Hanım anlattı fakat yoğunluğun beni çok etkileyeceğini düşünmüyorum. Tabii ki bu sadece bir düşünce. Aksi de olabilir." dedi Barış kibarlığını bozmayarak. Barış'ın Dicle ile ilgili ilk gözlemi çok güzel ama biraz ukala olmasaydı. "Diğer her ünlü gibi." dedi Barış içinden.
İçeri doğru adımlarını yönlendirirlerken "Merak etme çok kalmayacağız. Pek sevmiyorum böyle yerleri. Biraz kalıp kaçacağız." dedi genç kız Barış'a bakışlarını yönlendirirken.
"Siz nasıl isterseniz Dicle Hanım."
"Bana siz, hanım demene gerek yok. Resmiyeti pek sevmiyorum. Dicle yeterli." deyip en içten gülümsemesini yolladı.
Barış içinden ekrandakinden daha güzel diye geçirirken bir yandan belki o kadar da ukala değildir diyordu. Dicle'nin genel etkisi buydu. Gülüşüyle, bakışıyla insanları etkilerdi. Genç adamın etkileyici bakışlara, gülüşlere dikkat etmesi gerekiyordu. İnsanı en yukarı da çıkartır sonra en dibe de çekerdi. Yürürken destek almak için Barış'ın koluna tutunup devam etti. Barış bu teması bekliyormuş gibi hemen o ana ayak uydurdu ve salonun içerisinde yerlerini aldılar.
"Hayalin menajer olmak mı?" dedi Dicle önüne bakarken. Barış kafasını Dicle'ye çevirip sorusunu idrak etmeye çalıştı. İlk defa bir ünlüyle bu kadar uzun vakit geçirdiği için heyecanlıydı, rezil olmak istemiyordu.
"Eğer hayalin buysa çok yırtıcı bir sektöre girdiğinden haberin olmalı."
Barış genç kızdan bu tavsiyeleri beklemiyordu. Şaşkınlıkla suratına baktı, Dicle üstündeki bakışları fark edince dönüp gülümsedi.
"Sakın duygusal davranma bu sektörde. Sabah her kalktığında duygularını kenara koyup öyle gel. Yıllardır her türlü pisliği görmüş biri olarak küçük bir tavsiye."
Genç adam Dicle'nin içtenliğini hissedip gülümsedi. Bunlar gerçekten çok içten cümlelerdi. Deneyimli birinden bu tarz şeyleri duymak hoşuna gitti Barış'ın.
"Tavsiyeleriniz benim için çok değerli." dedi kibarca.
Dicle gülümseyip "Eğer herhangi bir şey olmazsa uzun süre birlikte olacağız. Tavsiyelerimle ufkunu açacağım Barış." deyip gülümsedi Dicle.
Barış da karşılık verdi gülümsemesine. Duygularını kenara koymadan önce son bir kez beğeniyle baktı genç kıza. Kızıl olan kıvır kıvır saçlarına, yüzünün her yerini kaplayan çillerine son bir kez beğeniyle baktı. İçinden gerçekten çok güzel demeden edemedi. Dicle suratına dikkatlice bakan gözleri fark edince bakışlarını Barış'a yönlendirdi. Bakışları birbirlerini bulunca gülümsediler. Dicle Barış'ın gözlerinin ne kadar güzel olduğunu o an fark etti. Ve bakışlarının. Genç kız ileride de Barış ile çok iyi anlaşacaklarını anlamıştı. Aralarındaki enerji tutmuştu. İçten içe buna sevindi. Galasına geldikleri film ekranda oynamaya başlayınca bakışları aynı anda ekrana döndü.
Genç adam içinden ilk güne göre gayet iyi performans diye düşündü. Dicle'yle ilk konuştuklarında ukala demişti ama bu söylediğini yedirdi genç kız ona. Kesinlikle göz kamaştırıcı olduğunun üstünden bir kez daha geçti. Önceden Dicle'nin İnstagramında gezinirdi, arkadaşlarıyla ne kadar güzel bir kız diye konuşurlardı. Şimdi ise onunla birlikte film izliyordu. Hayatın gerçekten ne getireceği hiç belli değildi. Yıllardır olmak istediği yerde olmasının şaşkınlığıyla gülümsedi Barış. Biz plan yaparken başımızdan geçenlermiş hayat. Kesinlikle öyle.