Bir Sürahi Süt

337 38 75
                                    

"Hüğppp!"

Kafamı geriye yaslayıp direksiyonda ritim tutmaya başladım. Katil olmamak için.

"Şimdi sen-hüğğp-diyorsun ki bu adamlar seni.."

"ŞU LANET OLASI ŞEYİN BİTTİĞİNİ KABULLENİR MİSİN ARTIK?"

Sonunda dayanamayıp bağırdığımda iki dakika boyunca işkence ettiği pipeti dişlemeyi bıraktı.

"Kalbimi çok kırıyorsun Baekhyun. Bunu bil olur mu?"

Anında dolan gözleri, ilk başta gardımı düşürecek gibi olmama neden olsa da drama bölümünün en iyi öğrencisi olduğunu hatırlamamla toparlandım.

"İn arabadan."

"Gerçekten çok üzülüyorum."

"Sabah sabah dramayı kes de in arabadan Yubin.  Hadi abiciğim, işe geç kalıyorum."

Uçları mavi saçlarını geriye savurup iri, bayık bakan gözlerini bana çevirdi.

"Bir insan kovulacağı işine bu kadar heyecanla gitmemeli ya." Cevap vermemi beklemeyip kafasını sallayarak arabadan indi.

Derin bir nefes alırken gergince arkama yaşlandım. Bugün muhtemelen işimin son günüydü ve her ne kadar yıkılmamış imajı çizsem de bütün gece uyuyamamış, bin bir türlü senaryolar kurmuştum. Aklımdan çıkmadığı bir gerçekti ama bunu dile getirmesine gerek yoktu. Olmayan moralim hepten bozulmuştu.

Sıkıntılı bir nefes daha verip arabayı çalıştırdım. Gerginliğimi biraz olsun atabilmek için radyoyu açıp birkaç kelimeden oluşan, hareketli bir altyapıya sahip, hani şu yazın habercisi olan üçüncü sınıf Kpop şarkıları var ya, onlardan birinde durdum. Biraz daha havaya girebilmek için İtalya'dan aldığım özel tasarım güneş gözlüğümü de kulaklarımın üzerine geçirdim. Alakasız sözlerine rağmen ritmi beni içine çeken şarkıyla bir yandan direksiyonda ritim tutmaya başladım.

Bu "Halimiz itten beter ama keyfimiz paşada yok" tavrım bir lütuf muydu yoksa boktan bir özellik miydi emin değildim ama hastaneye çökük bir şekilde giriş yapmayacağım için mutluydum.

Sonuçta ben Byun Baekhyun'dum. Unutmayın ki bana hiçbir şey olmazdı.

Yersen.

Arabayı bizim için ayrılan otoparka park edip milyon satar bir idol edasıyla, özel tasarım güneş gözlüğümü de çıkarmadan hastaneye yüksek moralli bir giriş yaptım. Tabi biz memur çocuğuydu, biz gülsek bile hayat bize gülmedi. Bunu yılan dilli ebe Bayan Choi'yi görmemle bir kez daha anlamıştım.

"Bay Byun, bugün ekstra şıksınız. İşe değil de başka yere gidiyor gibisiniz. Bir planınız mı var yoksa?"

Kovulacağım, daha doğrusu yediğim haltın tüm hastane tarafından konuşulduğunu biliyordum. İşte bu yüzden bu ebe arkadaşımızın kovulmam yönündeki iması hiç şaşırtmadı. Hatta kızmadım da.

Ama o sövdüğünüz milletin ebesi var ya; işte o, umarım Bayan Choi'dir.

"Ben her zaman iyi görünürüm Bayan Choi." Kafamı eğip kulağına yaklaştıktan sonra devam ettim. "Bir ara etrafta dolanan, uyurken bile smokin giydiğim yönündeki dedikodulardan da haberim var."

O, dibine kadar sokulup dediğim şeyle afallarken geriye çekilip gülümsedim. Bu arada tam olarak smokin olmasa da uyurken bile iyi görünmeyi kafaya taktığım, çeşit çeşit saten ve ipek pijama takımlarımın olduğuyla ilgili dedikodular gerçekten vardı.

Sadece iyi bir maaşı olan bekar bir gençtim ve yaşıtlarım gibi parayı sürekli arabamı değiştirmek için kullanmak yerine, iyi görünmek için kullanıyordum. Bunun evde bile İngiliz kraliyet ailesi mensubuymuşum gibi dolandığım anlamına geldiğini düşünüyorlarsa kendileri bilirdi. Ben, polar alt pijamam ve artık pijama olarak kullanılmaya mahkum; hatta kıyısında köşesinde çamaşır suyu lekesi olan eski tişörtüm buna epey gülüyorduk.

Bir Sürahi SütHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin