***
Jungkook'un yatağında uzanıp onu beklerken, heyecanlıydım.
İşaret parmağım alt dudağımı okşuyor; hâlâ alfanın dudaklarını kendi dudaklarımda hissetmekten kendimi alıkoyamıyordum. Etrafımı işgal eden, Jungkook'un feromonları uykumu getirirken, tetiklenen kızgınlığım yüzünden kasıklarım acıyordu.
Şimdiye kadar, feromonlara karşı kendimi korumayı, feromonlarımı kontrol etmeyi çok iyi şekilde öğrendiğim için, şu an garip hissediyordum. Özellikle kızgınlık zamanlarım, kurt formunda geçiriyordum, bu yüzden erekte olmaz veya o an yaşadığım çoğu şeyi, omega, zihnimizden silerdi. Yemek yemez, banyo yapmaz, etrafa iğrenç koku yayar- kimsenin benden etkilenmemesi için- ve uyurdum.
Yani ben, insan bedenindeyken kızgınlık geçirmemiştim hiç.
"Tanrım, Taehyung. Neden ağlıyorsun?", telaşlı sese karşı bakışlarımı endişeli gözlere çevirdim. Ne zaman geldiğini veya ne zaman ağladığımı bile bilmiyordum ki. Burnumu çekerken, "Çok acıyor", diye sızlandım.
Benimle ilgilenmesi için her role girebilirdim.
Dirseklerimden tutarak vücudumu kaldırdı, sırtıma birkaç tane yastık koyduktan sonra gözlerimin üzerine düşen saçlarımı geriye ittirdi, nazik hareketlerle. "Neren ağrıyor?"
"Karnım"
Komodinin üzerine bıraktığı çayı alarak avucuma bıraktı, kulpunu sıkıca kavradığım bardaktan bir yudum aldıktan sonra tekrardan burnumu çektim. Ben çayımı içerken, Jungkook'un baş parmağı usulca yanağımdaki yaşları siliyordu. Bakışlarındaki merhamet kanımı kaynatırken, aynı zamadan kötü hissetmeme de sebep oluyordu. "Sana masaj yapmamı ister misin?", diye sorduğunda hızla kafamı sallamıştım evet anlamında. "Önce çayını bitir"
"Ne çayı ki bu?"
Cevap vermeden uzun parmakları saçlarımı okşadı, bazen tırnaklarını tenime sürtüyor bazen de masaj yapıyordu. Gözlerimi kapatarak kafamı eline doğru ittirmiş, çayımdan bir yudum daha almıştım. "Bebek gibisin, ilgi isteyen bebek"
Kaşlarımı çatarak gözlerimi araladım, ona kaba cevap verip, bebek değilim diye çığırmak istesem de bakışlarını gördüyüm gibi yumuşamıştım. O kadar güzel bakıyordu ki, kucağına tırmanarak vücuduna koala misali yapışmamak için kendimi zor tuttum. "Bana daha çok ayıcık derler. Bir de kaplan", dudağımı büzerek mırıldandığımda güldü.
"Daha çok kedi gibisin ama", omuz silkerek kafamı daha fazla avucuna sürttüm. "Hayır, ben kaplanım, hrr".
"Tanrım, Taehyung. Kaplanlar 'Hrr' diye ses çıkarmaz", yine gülüyordu. Ona bulaşıp çok fazla söz söyleyebilirdim fakat sadece uyumak istiyordum. "Bay Jeon, çayımı içtim.". Çayı ona uzatarak mırıldandığımda, kafasını sallayarak bardağı elimden alıp komodinin üzerine bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Need to know
Fanfiction{Bir süre ara verildi} {mini fic} Gittikleri partide yanlışlıkla alfa Jungkook'u mühürleyen, omega Kim Taehyung