P1

204 16 3
                                    

Bu benim ilk hikayem ve sizin yorumlarınızı cidden merak ediyorum ve beğeniceğinizi umuyorum. Acemi olabilirim evet ama bu işe herkes böyle başlıyor değil mi? Multimedya da ki Masal

5 Yıl Önce
Dışarıdan eve doğru giderken evin kapısının açık olduğunu farkettim etrafa baktığımda kimse yoktu. Hızlı adımlarla eve ilerlerken yukarıdan silah sesi geldi. Ne yapacağımı bilmeden yukarı kata doğru hızla çıktım. Annem yarde kanlar içinde yatıyordu, acı çektiği belliydi. Bir adam vardı sırtı bana dönük olduğu için beni farketmedi. Annem beni farkettiği için biran panik yaptı ama belli etmemeye çalıştı. Annemi o halde görünce donup kaldım için annem adamı oyalamaya başladı. Saniyeler sonra olanların farkına vararak sessiz olma çabalarımla salona gittim elime geçen ilk vazoyu aldım ve odaya dönünce adamın kafasına vurdum. Adamın bir anlık boşluğuna geldi ve elindeki silahı yere düşürdü. Silahı hemen elime alıp adama doğrulttum. Adam kendine gelince yavaşca ayağa kalktı ve benim üstüme gelmeye başladı.
"Orada dur yoksa sıkarım." diye bağırdım. Sanırım inanmadı ve üstüme gelmeye devam etti. Bende tetiğe bastım. Bir süre sonra adam yerde yatıyordu. Elim daha çok titremeye başladı ve daha çok ağlamaya başladım. Kendime gelince annemin yanına koştum. Ona sarıldım ve "Anne sende beni bırakma babam gibi sende gitme ben sensiz yapamam ki anne lütfen sende gitme." Annem bana sarılıp alnımdan öptü yavaş yavaş gözleri kapandı ve eli yere düştü. "Anne" diye bağırdım, sarstım ama kendine gelmedi. Telefonu çıkartıp ambulansı aradım. Evin adresini verip anneme sarıla sarıla ağladım. Ambulans gelince hemen annemi sedyeye yatırdılar ve nabzına baktılar ama nabzı olmadığı için yüzünüde örttürel o an anladım annemin öldüğünü bir daha ona sarılamayacağımı bana o güzel sesiyle bir daha şarkı söyleyemiyceğini...

"Mira" ismimin söylenmesiyle kendime geldim. Yine o an aklıma gelmişti. Anne diye bağırışlarım sonra babamın geri dönmesi ve beni alıp bu zengin hayatın içine koyması. Öyle kendi halinde, zar zor geçinen bir aileyken annemin ölmesiye babam beni yanına almıştı. Babam bir dediğimi iki etmiyordu ama ben buna hala alışamadım. Ailecek yapılan şirket yemekleri, kolejler ve üvey annem. Sanırım en çok da buna alışamadım. Bir insan nasıl üvey kızına bu kadar yakın olabilir ki bana hep aynı samimiyetle yaklaşması kendi kızı gibi görüşü sanırım en çok da bu koyuyor. Annemle geçiremediğim o zamanları, alışverişleri üvey annemle yapmıştım. "Miracım baban sana sesleniyor." diyen üvey annemdi. Havuz başında kahvaltı aman ne güzel hem yarın okullarda açılıyor.

"Kusura bakma baba dalmışım." diyince babam "Yarın okullar açılıyor diye dalıp gitmedin değilmi ?

"Hayır baba şey ben bugün Su ile buluşacağım da iznin varmı ?" babamın yüz şekli değişti. "Neden ben bugünümü çocuklarımla geçiricektim ama tüh, planların varmış." kırk yılda bir bizi sinemaya götürür, o da bu haftamı olur ya "Tamam baba ben Su'yu arayıp iptal ediyim." diyince babam kahkaha attı.

"Ben şaka yaptım kızım sen gez eğlen, kredi kartının şifresini hayırlıyorsun musun? Yoksa nakit mi veriyim?"

"Biliyorum baba sen yinede saol."

"Senden önemli değil kızım, kendin mi gidiceksin yoksa ben bırakıyım mı?"

"10 dakika sonra Su gelicek baba." koşar adımlarla odama girince yere yapışmam bir oldu. Takıldığım yastığı yatağa atıp hızla duşa girdim.

1 saatlik bir duştan sonra rahatlamıştım ve şuanda gardolabın önünde kombin yapmakla uğraşıyorum. Şort tişört kombini yaptıktan sonra gözüme eyeliner çektim üstüme deri ceketi giydikten sonra hazırdım. Telefonun zil sesi odayı doldurunca çantamdan telefonu alıp açtım

"Efendim"

"Hadi çık aşağıdayız." daha cevap vermeden telefonun kapandığına dair ses gelince homurdanıp ceketimi aldım ve aşagı indim. Kapıyı açtığımda Can ve su atabada bekliyordu. Arabanın yanına gelince ön yolcu kapısını açıp oturdum. "Napıyorsunuz?" ikisi bakışıp aynı anda "Seni bekliyoruz" diyince gözlerimi devirip önüme döndüm.

Araba barın önünde durunca inip hemen bara girdik. İçerisi çok kötü sigara, bira kokuyordu. Yüzümü buruşturmamak için kendimi zor tutuyorum resmen. Oturucağımız masaya geldiğimizde bir arkadaş gurubu oturuyordu "Burası bizim" diye ortaya atladığımda herkes bana öküzün trene baktığı gibi baktı neyse sonuç olarak burası bizimdi. Bir çocuk ayağa kalkınca donup kaldım. Fazla yakışıklıydı. Siyaha kaçan saçları ve içinde kaybolabileceğim yoğunlukta kahverengi gözleri vardı. Kafamı yere eğdim ve iki yana sallayıp kendime gelmeye çalıştım. Başardığim pek söylenemez ama olsun. Kafamı kaldırıp çocuğa tekrar bakınca bana baktığını gördüm bunu Can da farketmiş olacak ki korumacı olan tarafı deperşti ve bana bi bakıp çocuğa yumruk attı. Ağzımdan çikan çığlığı durdurmak için ellerimi ağzıma bastırdım. Çocuğa pek etki etmedi ama sert vurmuştu sonuçta benim bile canım acımış gibi oldu. Can'ın koluna yapışıp "Can boşver başka yer buluruz."

"Buluruz bulmasına da Mira bu kimde sana gözlerini dikmiş bakıyor lan." diye bir anda kükredi Can.

"Bu kim de bakıyım ben sürtüğün teki işte." diye söylenen çocuğa gözlerim sonuna kadar açık bir şekilde baktım. Söylediğinin beni kızdırmış olduğunu anlamış olucak ki güldü. "Sen kimsinde bana sürtük diyorsun." hızlı adımlarla ona ilerleyip tokadı yapıştırdım. Rolleri değişmiştik şimdi şaşkın taraf oydu. Bana doğru yaklaşınca "Caann üstüme geliyo bu." diye mırıldandım. Can duymuş olucak ki önüme geçip en sertinden çocuğa yumruğunu geçirdi. Çocuk bir iki adım yalpalay yumruğunu Can'a geçirdi. Sanırım iş kavgaya dönücek.

POYRAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin