Simon'ın kulaklığından gelen müziğin baskınlığı otobüsün yoğun gürültüsüne perde oluyordu.
Kollarını kendisine sarmış, başını buğulu cama yaslamış, yanından şerit gibi akan ağaçlara bakıp kısaca iç çekmişti.
Günler sonra okula geri dönüyordu. Noel arifesi su gibi akıp geçmişti. Bazı şeyleri sindirdiği bazı şeylerin de halen açık bir yara gibi kanadığını okula yaklaştıkça göğüsüne abanan ağrılıktan hissediyordu.
Elini göğüsüne koydu ve hafifçe ovdu içine çektiği derin nefesini kız kardeşi hissetmişti.
Aşınmış otobüs koltukları, engebe yüzünden sallanan tekerlikler, buğulanmış camlar, uğultulu konuşmalar ve sürekli onu izleyen gözler... Simon okulda olmaktansa burada olmayı yeğlerdi.
Ona bakıp fısıldayan, utanmadan parmakla gösterip laf atan ve dalga geçip ayıplayan bakışlara mağruz kalmak istemiyordu
Yeterince kalmıştı. Sokağa bile çıkmaya çekiniyordu ama bu olanları aşacaktı, kendisine inanıyordu.
Aslında içten içe biliyordu, hazır hissetmiyordu. Çünkü onun için "bakışlar" değil "bakış" önemliydi... Günler sonra gözgöze gelmekten çekindiği o kişinin bakışları önemliydi.
Ve bunu okulun bahçesine adımladığı anda düşünüyordu.
Sara, Simon'u beklemeden okula adımladı. İleride ona el sallayan Felice'i görmüş ve adımlarını hızlandırmıştı. Simon tek başına kaldığını ve halen kapıda dikildiğini omzuna çarparak geçen bir çocuk sayesinde anlamıştı.
Trans olmuş gibiydi ne yapabilirdi ki? Korkuyordu. Şimdiden o saçma bakışlar ona dönmüştü.
Başını dik tuttu ve sağlam adımlarla bahçeye girdi. Kar yüzünden çimenler beyaza bürünmüş haldeydi. Üzerindeki kar yüzünden boynu bükülen çiçekler sanki simon'u anlar gibiydi.
Okuldan içeri girdiği zaman direkt dolabına ilerledi. Sırtında ağırlık yapan çantası göğüsündeki ağırlıkla beraber onu yoruyordu. Hemen ileride fısıldaşan öğrencileri duyabiliyordu. Utanmaları yoktu, seslerini ayarlama gereksinimi duymuyorlardı.
"Olanlardan sonra buraya gelecek kadar cesareti varmış."
"Sence wilhelm ile birlikteler midir?"
"Saçmalama wilhelm her şeyi inkar ettikten sonra zor bir ihtimal"
Simon duyduğu isimle gözlerini sıkıca kapattı. Eli dolabın kapağını kavramış sıkıyordu. İsmi, kendisini toparmalaya çalıştıkça battığı karmaşık zihninin balçık havuzuna onu saplamıştı. O kadar derindi ki o havuz Simon asla üzerinde onun için doğan güneşe ulaşamayacak gibi hissediyordu. Dibe çekiliyordu. Soğuk ve ıslak dip onu yutuyordu. Elini tutan ve onu yukarı çeken el artık yoktu. Artık o el onu dibe çekiyordu.
Omzunda hissettiği dokunuşla daldığı yerden sıçradı ve arkasını döndü.
Az önce kalbine baskı yapan ağırlık uçarak midesine gelmişti. Ve her biri kelebeğe dönüşerek kasılmasını sağlamıştı.
Damağında hissetti tatlı hissi. Heyecan.
Bu his gittikçe yaktı onun dilini ve usulca boğazına indi, heyecan yerine acıya bırakmış delicesine çarpan kalbine karşılık mantığı ağır basmıştı.
Bu his daha da güçlendi, yutkunmak zorunda kaldı. Üzüntüsü gözlerine yansıdı
Wilhelm bunu farketti. Gözlerindeki o kırıklığı gördü.
Titrekçe nefes aldı, önüne düşen saçını düzletti.
İkisi de farkında değildi ama kolidor onlara bakıyordu. İşi yapanlar işini bırakmış, ilgilenir gibi yapıp onları izliyordu. Kimisi direkt olarak durmuş fısıldaşarak konuşuyordu.
"Simon" wilhelm çıkan çatlak sesine karşı boğazını temizledi "merhaba"
Simon onu incelemeden edemedi. Sarımsı saçlarını, kısık bakan gözlerini, ufak burnunu ve kiraz kurusu dudaklarını...
Gözlerini kaçırdı o sırada farketti etraftaki insanları. Bu gerilmesine yetmişti. Wilhelm onun bakışlarını takip etti ve onları izleyenlere döndü.
Wilhelm'in baktığını görenler hemen önlerine dönmüştü.
Wilhelm yine odağını Simon'a çevirdi. "Konuşabilir miyiz?"
Simon'un içinde belki bir umut kırıntısı doğmuştu ya da hep var olan o kırıntıyı farketmişti ama bilmiyordu. Bildiği tek şey ağlayarak uyuduğu gecelerde annesinin ona sarılarak her şeyin iyi olacağını fısıldadığı günlerdi.
Kokusu burun direğini özlemle sızlattı ancak boğazındaki acı buna tezat şekildeydi.
"Wilhelm" dedi kuruyan dudaklarını ıslatırken. "Hazır değilim"
Daha fazla dayanamadı, dolabını kapattı ve wilhelm'i arkasında bırakarak salona ilerledi.
Onunla konuşmak istiyordu hem de delicesine ama şu an kendisini hazır hissetmiyordu. Elindeki şarkı sözlerinin olduğu kağıdı sıkıca tutmuş, birkaç dakika sonra başlayacak olan koroya gidiyordu.
Wilhelm ise şaşkın değildi bunun olacağını biliyordu içten içe. Kafasını kaldırdığı anda ileriden onları izleyen August ile karşılaştı.
Hissettiği üzüntü duygusu yerine öfkeye bıraktı. Arkasını dönerek dışarı çıktı.
-
Bölüm şarkısı;
-
Merhaba 😭 bu sketchin ana konusunu twitterda gördüğüm bir sketchten aldım. Yazarken bile gözlerim doldu düşünsenize böyle bir şeyi izlediğimizi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sketchbook 4 wilmon
Fanfictionyoung royals karakterleri simon ve wilhelm için yazıdığım karalamardan ibaret