Jin'in, yeni müzik video için setteki bireysel çekimleri bittiğinde saat 00.35'ti ve Jin yorgunluktan ölmek üzereydi. Solo kısımlarda koreografinin bir kısmını yapması gerekiyordu ve aynı sahneyi 2 kere çekmişlerdi. Çektiği kısımlar içine sinmemişti ama üçüncü kere çekmeyi de göze alamamıştı. Daha fazla o sette durursa baygınlık geçireceğinden korkuyordu. Yeterince iyi yapamadığını düşündüğü için morali bozulmuştu. Setten ayrılıp giyinme kabinine doğru ilerlerken yönetmenin yanında duran Hoseok'u görünce duraksadı.
"Hobi? Senin burada ne işin var, niye eve dönmedin?" Jin şaşkınlıkla Hoseok'a seslendi, onu burada görmeyi beklemiyordu çünkü onların çekimleri çoktan bitmişti. Hoseok'u orada görmek anlamsız bir şekilde heyecanlandırmıştı onu. Çekimlerini görmüş olmalıydı, Hoseok'un gözleri önünde koreografiyi batırdığını düşünmek kötü hissettirmişti.
"Seni bekledim hyung. Diğerleri çoktan eve döndü, yurda yalnız mı dönmek isterdin hım?"
Hoseok'un oyuncu tavırları ve gülümsemelerine minnettardı Jin. Tabii burada onu beklemesine de. Ama Jin hala gergindi, ondan bir eleştiri gelmesini bekliyordu. Tam aksine onun övgülerini duymak için her şeyi yapabilirdi ama bugün iyi iş çıkaramadığını düşünüyordu. Bu yüzden Hoseok'a bakmaktan kaçınıyordu.
"Ben giyinip geleyim olur mu?" Jin kaçarcasına kabine ilerlemeye başladı.
"Bekliyorum." Hoseok onaylarcasına başını salladı.
Kabinde giyinirken ağlamak üzereydi, neden böyle hissettiğini bilmiyordu. Grup arkadaşı onu hiçbir zaman üzecek bir şey söylemezdi bunu biliyordu ama daha Hoseok hiçbir şey demeden sanki rezil olmuş gibi hissediyordu. Bu normal değildi, farkındaydı. Küçüğünün düşüncelerine haddinden fazla önem veriyordu, ondan gelecek en ufak bir övgü bile Jin'in karnına kramplar sokuyordu. Hatta düşüncesi bile... Ama şu an Jin sanki onu hayal kırıklığına uğratmışlık hissinden kurtulamıyordu, bu koreografiyi Hoseok'un yardımıyla ve çabasıyla öğrenmişti. Çekimlerde iyi iş çıkaramadığını görmesinden deli gibi utanıyordu.
Nihayet kabinden çıktığında üzerinde beyaz tişört, gri bir hırka ve yırtık bir kot vardı. Hoseok'a doğru ilerlerken elleri terliyordu. Hoseok onu gördüğünde gülümsedi ve elini beline atıp "Hadi çıkalım." dedi. Jin onun ani dokunuşuyla irkilse de belli etmemeye çalıştı. Koruma ve şoför onları takip ediyordu, otoparka gelip büyük siyah arabanın arka koltuğuna yerleştiler. Koruma ve şoför de ön koltuktaki yerlerini alınca ara hareket etmeye başladı. Arabanın arka kısmı mahremiyet açısından bir paravanla kapalıydı. Jin yorgunlukla başını geriye atıp mırıltı bıraktı.
"Hyung, son çektiğin sahne müthiş oldu biliyor musun?"
Jin beklemediği bir anda gelen övgüyle başını kaldırdı. Kaşları çatılmıştı hafifçe, Hoseok'un sözlerini kavramaya çalışıyordu.
"Dansın harikaydı hyung, çok iyi iş çıkardın. Hareketlerin beat ile uyumluydu ve yüz ifadelerin... on numaraydı."
"B-ben o kadar da iyi yapamadığımı düşünmüştüm." Jin yine deli gibi heyecanlanmıştı, karnına her zamanki gibi kramplar girmeye başladığında Hoseok'a baktı. Ondan duymayı en çok istediği şeyleri söylüyordu.
"Çekimlerini izlemedin mi? Hyung gerçekten harikaydın."
"Gerçekten iyi miydim? Dansım peki? Dansımı beğendin mi?" Jin peş peşe sorular sormaya başladığında kendi de ne yaptığının farkında sonradan varabildi ve sustu. Başını önüne eğdi. Ama Hoseok onun tavrındaki garipliği fark etmişti, Jin'i çok iyi tanıyordu.
"Dansın kusursuzdu hyung." Hoseok an be an gevşeyen yüz ifadesine baktı. Duydukları onu mutlu etmişti. "Hyung? Sorun ne?"
Jin başını ona çevirdi ve Hoseok'un gözlerindeki endişe kırıntılarıyla karşılaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PRAISE | 2Seok / JinHope +18
Short StoryHoseok ve Jin'in arasındaki ilişki, bambaşka bir yöne kaymaya başlıyordu. Seme: Hoseok Uke: Jin One Shot SMUT!!!!