Başlamadan önce, Harry psikolojik sorunları olan birisi. Rahatsız olacak olanlar olabilir diye yazmak istedim.
-
Kalbim delice atarken, delice koşmaya devam ediyordum. Korku tüm vücüduma yayılıp arada tökezlememe neden olsa da durmuyordum. Ciğerlerim iflas derecesine gelmişti, genzimi yakan kuruluk öylesine artmıştı ki, yutkunamıyordum bile.
Tanıdık bina görüş alanıma girdiğinde sona yaklaşan gücümün kırıntılarıyla hızlandım ve binaya giriş yaptım. İkinci kattaki daireye ulaşmak için merdivenleri ikişer ikişer çıkarken elim çoktan cebimdeki anahtarı bulmuştu bile. Birkaç saat önce çıktığım kapıyı açmaya çalışırken titreyen ellerim birkaç kez başarısız olmamı sağlasa da, sonunda amacima ulaşarak kapıyı açmış ve ayakkabılarımı çıkarmadan odaya koşturmuştum.
"Siktir, hayır!" diye bağırırken kana bulanan çarşafa bakıyor, bir yandan da kısık kıkırdamaları duyuyordum.
"Draco" arkamdan gelen sesle hizla o yöne dönerken kalbimin birkaç saniyeyle durduğuna kalıbımı basabilirdim.
"Harry!" karşımda, vücudu kanlar içinde bana bakan beden kıkırdıyor, normal bir şey yapmışcasına öylece duruyordu.
"Ama neden öyle bakıyorsun?" dediğinde büzülen dudakları tatlı gelebilirdi, lakin her yeri kan revan içindeyken hiç de öyle değildi.
"Geleceğim beni bekle burada!" dedim kendime gelerek. Odadan çıkmadan önce gözüm küçük masadaki jilete kaymış, onu almayı unutmamıştım. Harry mizmizlanıp bir şeyler söylese de onu dinlemeden her zaman aynı yere koyduğum ilk yardım çantasını almak için banyoya koşuşturdum. Hızlıca aldığım çantayla tekrar odaya dönerken Harry yatağa oturmuş, hiçbir şey yapmamış gibi salladığı ayaklarını izliyordu. Derin bir nefes aldığımda beni farkedip başını kaldırmış ve gülümsemişti. İlerleyip önüne çöktüğümde bir yandan da çantadan gerekli malzemeleri çıkarıyordum.
"Sadece birkaç saatliğine çıkmıştım, Harry. Birkaç saat." dediğimde bana baktığını hissediyordum ama ona bakmamıştım. Bu söylemek isetemesem de, alıştığım bir durumdu.
"Güzel görünmüyor muyum?" dediğinde gözlerimi ona çevirdim. Parmaklarına bulaşan kana birkaç saniye bakıp, onları ağzına aldığında elim anında bileğini bulmuş, ağzından çıkarmıştım.
"Güzel görünmüyorsun Harry." derken sesimin sert çıkışını umursamadan sargi bezni açmaya çalışıyordum. Daha sonra ayaklanıp hızlıca bir kaba su doldurmuş, geri gelmiştim. Bezi suya batırıp kana bulanan bacaklarını silmeye başladığımda bir yandan da neresini kestiğini bulmaya çalışıyordum.
"Güzel değil miyim?" dedi titrek bir sesle. Ona baktığımda çoktan gözlerinden yaşlar akıyordu. Her ne kadar onu sarmalamak istesem de, gerekli olduğu için ciddiyetle onu onayladım.
"Şu haline bak, beni aramasaydın ne olacaktı? Ya vaktinde gelmeseydim? O zaman ne olacaktı Harry?" diyerek hafifçe doğrulmuş, baldırlarını silmeye devam etmiştim. O ise hıçkırmaya başlamış, kana bulanmış çarşafı avuçlarına alıp sıkmıştı.
"Özür dilerim Draco!" derken yükselen sesine eklenen hıçkırıkları kalbimi parçalıyordu. Dayanamıyordum, bırakın hıçkırıklarını, gözlerinin dolmasına bile dayanamıyordum.
"Bırakma beni n'olur, bir daha yapmayacağım gerçekten! Sadece gitme olur mu?!" çaresizce bağırıp ağlarken baldırındaki kesik ortaya çıkmıştı. Orayı iyice silip kollarına geçtiğimde diğer eliyle tişörtümü kavramıştı. Derin bir nefes verip elini kavramış, elimdeki bezi bırakıp parmaklarımı yanağına koymuştum. Gözleri anında kapanırken hala iç çekmeye devam ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝖪𝗂𝗌𝗌 𝗆𝖾 𝗁𝖺𝗋𝖽 𝖻𝖾𝖿𝗈𝗋𝖾 𝗒𝗈𝗎 𝗀𝗈 || 𝗗𝗿𝗮𝗿𝗿𝘆
FanfictionSanırım seni sonsuza dek özleyeceğim. Tıpkı yıldızların gündüzleri güneşi özlemesi gibi.