1.bölüm

209 3 0
                                    

Alitalia Havayolları'nın Boeing 747 uçağı birkaç dakika önce Atlanta Hartsfield Uluslararası Havalimanı'na doğru inişe geçmişti.

Yolcu camdan yeri görmesine engel olan beyaz bulut denizine baktı.

Önceki gün Amerika ile yapılan son bir mailleşmeden sonra,on saat önce Milano Malpensa Havalimanı'ndan yola çıkmıştı. Kıtalararası uzun uçuş boyunca tek bir dakika gözlerini kırpmamış,ne bir şey yiyip içmiş ne de kitap ya da dergi okumuştu. Hareketsiz bir şekilde düşüncelerine dalıp yolculuğun bitmesini beklemişti.

Uçak birkaç sarsıntı eşliğinde bulutların arasına daldı. Yoğun sis içinde on beş saniyeliğine her şey gözden kayboldu. Gerginleşti,daha doğrusu her kalkış ve inişte duyduğu o hafif korkuyu hissetmeye başladı.

Artık altındaki yeri görebiliyordu. Uçak alçaldıkça daha da netleşen yollar ve yerleşim yerleriyle bölünen yeşil alanlar ve ağaçlar... Bulutların üstündeki güneş ve mavi gök,yerini gerçek yoğunluğunu değerlendiremediği bir yağmura bıraktı.

Açılan tekerleklerin titreşimi endişesini daha da artırdı.

İnilecek pist ile son ve hafif bir hizalama dönüşü daha yapıldı. Yolcu yer ile temasa hazır halde kapattığı gözlerini ancak yere inen Boeing yavaşlayınca derin bir soluk alarak açtı.

Yavaşça ilerleyen uçak durmadan önce saatini yerel saate göre düzeltti: Saat 15.26 idi. Uçak planlanandan iki dakika önce inmişti...

Kısa bir süre bu seyahati yapmasına değip değmediğini öğrenecekti.

•••

"Hep bir adım önümüzdeydi. Hep. Ya ki o lanet güne kadar."

Yoğun soğuklardan sonra Milano'da olağandışı, ılık bir akşam yaşanıyordu. Komiser Sensi ile "antropoloji ve adli diş doktoru labaratuvarı" Labanof'un yöneticisi Doktor Manara su kanallarının üstünde yer alan Laguvalin adlı sıcak ve kalabalık bir mekanda oturuyordu.

Giacomo Riondio'nun ardında,suç ortağına ve Greta Alfieri'ye ait iki kül olmuş ceset bırakarak kaybolmasının üstünden yirmi altı ay geçmişti. Ve onca zaman sonra Sensi bu korkunç hikayeyle ilgili ilk defa biriyle konuşuyordu.

Geçen iki yıl boyunca Sensi kendini hiç affetmemişti. Adamı tam avcunun içine aldığını düşündüğü sırada elinden kaçırmış ve Greta'yı kurtaramamıştı. Ama kendini esas,Riondino'yu ardında o kanlı sahneyi bırakmadan yakalamasını sağlayacak şeyi,o sonsuz kovalamaca boyunca hep gözlerinin önünde olmasına rağmen anlamayı ve görmeyi başaramadığı için suçluyordu.

Komiser derin bir iç çekti. "Kaçışı esnasında er ya da geç ona ulaşacağımızı biliyordu ama hep bir planı vardı ve ileri doğru her adım atışımızda o da buna uygun yeni bir plan yaptı." Sensi sözlerini tamamlamadan önce bir an için durakladı. "Tüm suç bizim,ona o adımı atması için vakti hep biz tanıdık," diye bitirdi acı bir ifadeyle.

"Oysaki onu yakalamayaok yakındınız," dedi Manara.

"Öyle ya..." Sensi gözlerini yere indirdi. "Ama birkaç gün gibi kısa bir sürede sekiz kişiyi daha öldürdükten sonra ancak..." Devam etmeden önce viskisinden bir yudum daha aldı. "...kendisine yardım eden bir suç ortağı olduğunu keşfedebildik; önce hapishaneden transfer edildiği tedavi merkezinden kaçmasına, sonra da şehirde güvenli bir sığınak bulmasına yardım eden biri... En baştan beri gözümüzün önünde olan bir suç ortağı... ama bunu ne vaktinde görebildik ne de anlayabildik. Uzun lafın kısası Riondio'nun bu kişiye sığındığını ve Greta Alfieri'yi de orada rehine olarak tuttuğunu sonra öğrendik."

444 basamakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin