Claps son üç saati odasında Sheila Ross'un kaybolmasıyla ilgili dosyayı incelemekle geçirmişti.
Kızın aile kökleri uzaktan İtalya'ya dayanıyordu. Soylarındaki İtalyan ata Giuseppe Rossi idi, 1892 yılı ekim ayında cebinde çok az para, kafasında sonsuz ümitlerle New York'a gitmişti. Çalışmaktan korkmayan Giuseppe'nin gücü de becerisi de yerindeydi, hal böyle olunca kazandığı ilk paralarla küçük bir iş kurdu. Bundan kırk yıl sonra ilk torunu olan Joseph Ross, Atlanta'nın en çok vergi ödeyen iş adamlarından biri haline geldi. Sheila ailenim beşinci jenerasyon üyesiydi ve mutlu bir hayat için ihtiyacı olan her şeye, hatta çok daha fazlasına sahipti. Ama bu hayat yolunda bir erkekle karşılaştı... Bu kişi Riondino olabilir miydi?
Claps derin bir iç çekti, Sheila Ross'un Malecon'da konuştuğu adamın, Riondino olma ihtimali bir kenara, onu kaçıran kişinin o olduğuna dair bile net bir kanıt yoktu...
Yine de hiçbir ihtimali göz ardı etmek istemiyordu.
Riondino'nun İtalya dışında olduğu kesindi ve Claps onun ortadan kaybolduğu andan itibaren yeni kurbanları olacağından emindi.
Ama emin olduğu başka bir şey daha vardı: Nerede olursa olsun, er ya da geç onun işi bitirecekti.
Bunu başarana kadar huzur bulamayacaktı. Bir ilaç tüpünün kapağını açıp bir hap yuvarladı. O huzuru belki de asla bulamayacağını düşündü.
Yavaşça gözlerini kapadı.
Greta Alfieri onun yüzünden ölmüştü.
Greta'yı kullanmıştı, onu Riondino'nun kaçışı esnasında peşine düşmek için gereken işsel gücü bulabilmek için kullanmıştı, oysaki büyük kriminoloji uzmanı ve suç profilcisi olarak o günlerde istediği tek şey bu tür avlara bir son vermekti. Greta uzun zamandır böyle iğrenç hikayelerden uzak duruyordu ama Claps onun yön değiştirip o alana geri dönmesini sağlamıştı.
Ve onu yine aynı alanda ölü bulmuştu.
Kader onlara ne kadar da ıstıraplı bir ironi yaşatmıştı... Uzun yıllar önce Morphy vakasında onun hayatını kurtarmıştı ama demek ki bu yalnızca onu yıllar sonra Riondino'nun ellerine terk etmek içindi.
Claps asla huzur bulamayacağını biliyordu. Ama Riondino'ya da huzur vermeyecekti, gerekirse onu cehenneme kadar takip edecekti.
Cehenneme kadar... Ve onu orada yanmaya bırakacaktı.
Artık onun için başka bir şeyin önemi yoktu.
Gözlerini açtı. Dosyada Sheila Ross'un profili ve arkadaşının ifadesi dışında Ekvador polisi tarafından basına verilmiş resmi bilgiler ve Munro'nun gizli kaybaklardan elde edebileceği birkaç ek bilgiler yer alıyordu. Yerel polis durumu başta şımarık ve zengin bir Amerikan mirasyedinin çılgınlığı olarak değerlendirdiği için kızın ortadan kaybolmasına pek de önem vermemişti. Ancak ABD hükümetinden, internetten ve hatta yerel basından yapılan baskılar altında fidye için adam kaçırma varsayımına odaklanılmış ama hiçbir fidye talebi olmamıştı... İşte ancak o zaman araştırmalar genişletilmişti ama bugüne kadar en ufak bir sonuca varılamamıştı.
İtalyana gelince, görünen o ki adamı Guayaquil'de düzenli ikamet edenler arasında arama gibi bir çabaya da girilmemişti. Son raporlardan anlaşıldığı üzere polisin uğraşları medyanın Sheila Ross vakasına ilgisinin azalmasıyla birlikte yavaşlamıştı.
Pencereye yaklaşan Claps ağır perdeyi kaldırdı. İnce ve sık bir yağmur, akşamın karanlığında Atlanta'nın ışıklarının üstüne düşüyordu.
Dosyadaki ipuçları Sheila Ross'u kaçıran kişinin İtalyan olduğunu düşündürüyordu ama bu kişinin Riondino olabileceğine dair hiçbir iz yoktu. Hiçbir şey yoktu evet ama o olmadığını gösteren bir şey de yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
444 basamak
AksiÇoklu kişilik bozukluğu yaşayan on farklı kişiliğe sahip, vahşi bir katil... Santa Ana Tepesi, Ekvador Quayaquil'deki en etkileyici yerlerden biridir. Ancak tepeye ulaşmak için her biri numaralandırılmış olan tam 444 basamağı aşmanız gerekir. 382. b...