GİRİŞ: ZAMANSIZ SAVAŞ

17 4 16
                                    

18 Yıl önce:

  Kadın baygın gözleri ile bulunduğu odanın içinden pencereye baktı. Ay parlaktı. Şimşekler çakıp dururken, yağmur durmak bilmiyordu.

  Acıyla inlerken karşısındaki şifacı, "Ikının kraliçem. Çok az kaldı. Prensesimiz gelecek." Diye ikaz etti onu.

Yanında en yakın arkadaşı Penelope vardı. Bir elinde kendi oğlunu tutup gözyaşlarını silerken, diğer yandan en yakın arkadaşının alnında biriken terini, elindeki işlemeli mendil ile siliyordu.

"Aisha, Aisha dayan. Şimdi Nick ile Brian da gelecek. Brian döndüğünde elinde bebeğin ile mutlu olacaksın. Şimdi lütfen şifacının dediklerini yap." Diye teselli etti Penelope.

  Haklıydı şimdi Aisha'nın kocası Kral Brian gelecekti, ve kendi kocası Lord Nick. Sonra yine mutlu mesut devam edeceklerdi hayatlarına. Değil mi?

  Penelope gözyaşlarına hakim olamazken, eliyle havadaki kitabın sayfasını çevirdi. Tam o sırada odaya birisi ışınlandı.

Lord Nick ve Kral Brian. Yüzleri kan içindeydi. Penelope kocasının yanına gidip sarıldı. "Neler oldu, iyi misiniz?" Diye sordu. Nick konuşmaya başlarken, Brian karısı Aisha'nın yanında elini tutuyordu. "Bu sefer kıran kırana bir mücadele oldu. Kaybımız çok ama kazandık!" Dedi.

"Ya bunu fırsat bilirlerse, ya hemen saldırılarsa?" Dedi Penelope endişeyle. Ama Nick ona sırıtıp cevap verdi.

"Hayır Penny. Gelemezler çünkü artık Germus Krallığı diye birşey yok. Sadece adamların az olması bizi şaşırttı." Dedi sorgulayıcı bir sesle. Sonra devam etti. "Dargus Krallığı onları yok etti." Dedi ve sırıttı. Sonra karısından çocuğunu alıp ona sarılıp öpmeye başladı. "Simon, Simon..." Diye oğlunu severken, Odayı bir ışık aydınlattı.

Ay dışarıda öyle bir parlıyordu ki herkesin nutku tutulmuştu. Odadaki sessizliği önce çakan şimşekler bozdu. Daha sonra, ağlayan bebek sesi. Herkes Aishaya doğru baktı. Elindeki turuncu saçlı kıza baktılar. Herkes gülerek oraya doğru ilerledi.

Brian gözyaşlarına hakim olamadı. Ve kızını kollarına aldı. Yeşil gözü öylesine güzeldi ki insan sonsuza dek ona bakabilirdi diye düşündü.

Sonra odaya bir kişi ışınlandı. Siyahi, saçları beline kadar örgülü olan bir kadın. Telaşlıydı. "G-Germuslar kehaneti öğrendi! Pusu kurmuşlar. Adamlarının büyük bir çoğunluğunu saklamışlar. Buraya geliyorlar, kızı almaya!" Dedi ve dudaklarını ısırmaya başladı.

Herkesin gözü açıldı. Hepsi korkuyordu. Kral Brian ve Lord Nick bile.

Brian ağzından küfür kaçırdı ve sonra konuşmaya başladı. "Nick ile ben gideceğiz," Dedi ama sonra karısının korku dolu bakışlarını görünce hemen devam etti; "Aisha hayır, askerler ile." Dedi ve karısını öptü.

Ve kızını öptü. İlk ve son kez...

Nick'te karısı ve oğlunu öperken, Brian'ın yanına gitti ve ışınlandılar. Sonra siyahi kadın ışınlandı.

İki saat. Tamı tamına iki saat geçti ama hiçbir haber yoktu. Odanın kapısını açıldı. İçeriye yaşlı bir kadın girdi. Ve korkuyla bağırmaya başladı.

"BÜTÜN ASKERLER ÖLDÜ. KRALLIK ÇÖKTÜ. HALK KAÇMASIN DİYE IŞINLANMA-KARŞITI BÜYÜ YAPMIŞLAR KAÇIN KRALİÇEM!" Dedi ve koşarak odadan çıktı.

Aisha ve Penelope birbirine baktı. Hemen sonra ikiside ağladı. Aisha "Penelope, çocukları al ve kaç. Fanilerin dünyasına gidin." Dedi. Ama arkadaşı kafasını iki yana salladı ve kafasıyla onu gösterdi.

"Ben kaçamam, size yük olurum. Lütfen Penny git hadi." Dedi ağlayarak.

Penelope turuncu saçlı kızı aldı.
Daha doğmadan uğruna savaşlar yapılan kızı.
Doğduğu an kehanet fısıldanan kızı.
Kehanetin Temsilcisi olan o kızı...

Kendi çocuğunuda aldı sonra. Arkadaşına sıkıca sarıldı son kez. Aisha başıyla yanında duran, yeşil zümrütten olan taçı gösterdi. "Onu Reagan'a ver. Evet kızımın adı Reagan. O adının anlamını taşıyacak ve küçük hükümdar olacak. Başarılar kızım, güçlü ol. Şans seninle olsun." Dedi.

Şifacı, Penelope ve iki küçük bebek arka kapıdan çıkarlarken, odaya karşı tarafın askerleri geldi ve Aishayı öldürdü.  Penelope ağlarken, şatonun arka bahçesine ulaşmışlardı. Başını, sanki yaşadıklarını unutacakmış gibi göğe kaldırdı. Ay parlıyordu. Yağmur durmaksızın yağıyordu. Şimşekler kuvvetle çarpıyordu.

Kara Ormana doğru ilerlerken yanındaki şifacı kehaneti fısıldadı.

"O kız ki... Ebedi türlerin kanını taşıyan, Germus Krallığını yıkacak tek vâris! Ya kendi sonunuya da bir krallığın sonunu yazacak!"

Dedi. Sanki gaz verirmiş gibi yaptı ve Penelope ona bakıp gülümsedi. Ve Kara Ormanın içinden giderek karanlığa karıştılar.

O kız doğduğunda parladı ay, çaktı şimşekler.
O kız doğdun bir kehanet fısıldadı kahinler...



Giriş bölümünün sonu.



Selam ilk fantastik kurumun giriş bölümü buydu. Umarım beğnmişsinizdir. Kapağı kendim çizdim uygulama ile ama baya zorlandım. Umarım kapakta hoşunuza gitmiştir.

Ilk bölüm nasıldı bakalım??

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 26, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KEHANETİN TEMSİLCİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin