Yeni uyanmıştım saat gecenin üçüydü yavaşca doğruldum yatağımdan odamda ki küçük pencereye doğru yürüdüm
pencereyi açtım sokakta hiç kimseler yoktu sadece koca çınar ağaçlarından gelen yaprak sesleriyle sokak lambalarının titrekliği.. Hep sessizdi zaten benim dünyam çocukluğumdan bu yana sessiz ve ürkek..
Karanlıktan daha karanlık içim şimdi nasıl tarif etsem bilemedim sana sanki yavaş yavaş ölüyorum.
Sen beni terk edeli ne kadar oldu bilmiyorum. Doğrusu bilmekte istemiyorum,fakat ben hala o caddede ellerinin ellerimden kayıp gittiği yerdeydim.
Gözlerinde iki damla yaş dudakların aşka kuru.. Nedensizdi gidişin hiçbirsey söylemedin sadece gitmem gerek dedin ve gittin.
Dudaklarından dökülen üç heceydi sedece,hoşcakal dedin usulca. Sahi kalınır mı hoşca senden sonra..
Bense ardından baktım sadece ne bir mimik ne bir kelam.. Söylenecek söz kalmadı senden sonra gözlerimi yaşlar bürüdü sen gittikçe gidiyordun bense öldükce ölüyor..
Uzaklaştın uzun sokakta gözden kaybolana kadar baktım,baktım sonra olduğum yere oturdum tıpkı küçük bir çocuk gibi ağladım hıçkıra hıçkıra.
Kimseyi görmüyordu gözüm zaten hep böyleydim ben başkasına kör aşka tutsak..Soğuk bi kıştı seni gördüğüm karlar yerleri kaplamış gökyüzü beyaz,sokaklar beyaz evlerin catısından tüten dumanlar ve karda kayan mahallenin şirin çocukları..Evden
aşağıya doğru uzanan uzun bir yokuş. Yokuştan yavaş yavaş iniyordum,sonuna geldim tam köşeyi döndüm iki çift mavi göz burnumun dibinde, korkudan ayağı kaymış
tam düşecekken uzattım kollarımı ürkek gözlerle baktın bana içimde kötü bi düşünce olmamasına rağmen kolunda ki çantayla indiriverdin kafama sonrada hiçbirşey söylemeden
yokuşu çıkıp gözden kayboldun.Yine ben bakakalmıştım ne olduğunu anlayamadan. Gözlerine takılı kalmıştı kalbim yürüdüm,yürüdüm boş bakışlarla ne yapmak için çıkmıştım
ben evden? Nereye gidiyordum hiçbirseyi düşünmeden yürüdüm sonra denize karşı olan bi banka oturdum. Ne olmuştu bana kalbimin attığını hissetmiştim uzun zaman sonra.
Gökyüzü ve deniz bile siyah beyazken gözümde rengarenkti şimdi herşey.. sonra eve geldim salondaki koltuğa uzandım yorgunluktan uyuyakaldım. Sabah uyandığımda birden fırladım
koltuktan yokuşa baktım uzun bir süre seni görmek ümidiyle. Birkaç gün aynı şeyi tekrarladım sonra umudu kestim. Belkide sen dünyada cennetin fragmanıydın ben öyle diyerek geçiştirdim seni içimde...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi ve Siyah
RomanceHayata hep karanlık bakan bir insanın bir çift mavi gözle hayat bulmasını,dünyasının aşkla şekil almasını ve etraftaki renklerin farkına varmasını anlatan bir küçük aşk hikayesi...