silent tears

13 4 0
                                    

...
Ben, ben değilim. Hiç bir zaman da olmama izin vermediler zaten. Şimdi hayatımın dönüm noktasındayım. Kaçacak yerim kalmadı, köşeye sıkıştım. Bir tarafımda bir uçurum ve atlamam gerektiğini söyleyen insanlar var etrafımda çünkü onlara göre kanatlarım varmış benim, bana zorla verdikleri ve yıllardır uçmaya zorladıkları. Diğer taraftaysa bir deniz var ve benim atlamak için tek engelim o kişiler. Atlarsam biliyorlar kavuşurum özgürlüğüme. Çıkarım onların himayesinden,  Yüzer ve kaçarım emirlerinden. Ama atlayamıyorum, atlarsam denizin de laneti olacaklar. Beni lanetledikleri yetmiyormuş gibi onu da lanetlerse o zaman ne yaparım. Benim yaşama sebebimi alırlarsa elimden ne yaparım. Yok mu başka seçeneğim varsa da ben bilmiyorum, en azından şimdilik.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
Yarın lisemin son yılı başlıyor. saat 02.46. Bense son 5 saatimde olduğu gibi hala ağlıyorum. Ceza odamda. Ceza odam yaşadığım 17 yıl boyunca en çok zaman geçirdiğim yer. Ben aileme göre kötü şeyler yapınca beni bu odaya kitliyorlar. Işık yok, pencere yok, yemek yok, telefon yok. Aslında ben, elimdeki saat ve gözyaşlarım dışında hiç bir şey yok burada.  Yine ceza aldım neden mi? Annemin çok sevdiği porselen takımın bardağını kırdığım için. Başım döndü ve gözüm karardı. Elimdeki porselen çay bardağı da yere düştü benle birlikte. Tabi ki kırıldı ve annem çılgına döndü. Zaten devamında da burdayım ama büyük ihtimalle birazdan çıkarırlar beni. Çünkü yarın okul var dediğim gibi ve ben her zaman mükemmel olmak zorundayım yani en azından dışarıya karşı. Ailem soyadımızı onlara lekeleyecek her türlü davranıştan nefret ediyor. Beni bir reklam olarak kullanacak hale getirmek için uğraşıyorlar ve bunu yaparken beni hiç önemsemiyorlar.

O lanet çay bardağı onlar için özellikle de annem için benim kalbimden çok daha önemli. Küçükken bunu çok soruyordum sürekli "Kalbimi kırıyorsunuz, benden değerli mi?" diye soruyordum. Ama "Kalbin kırılsa kimse görmez ama yaptığın hatayı herkes görebilir yani tabi ki senden önemli Millie!" cevabından sonrabir daha sormadım çünkü onların kızları olmadığımı anlamama yetecek bir cevaptı. O gün anladım ben Brown ailesinin varisi Millie Bobby Brown ben onların kızı değilim hiç bir zaman da olmadım. O günden sonra ne derlerse itaat etmeye başladım bir daha hiç sorgulamadım. Onlara karşı ağlamaktan başka hiç bir tepki vermiyorum. Ağlamayı da bağırarak düşünmeyin sesli ağlamam sadece ceza saatimi uzatıyor. İçten içe bağırıyor, sessizce gözyaşlarımı akıtıyorum. İçten içe yanıyor, biteceğim günü bekliyorum.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
Selamm! Bu benim yayımladığım ilk kitabım. Umarım beğenirsiniz:))

Olduğum kişiden nefret ediyorum. Bu yüzden kendimi tanıtmayı tercih etmiyorum eğer bunu bir kişi okur ve bana seslenmek isterse bana "amaris" diyebilirsiniz çünkü ayın çocuğu olmak isterdim ve amaris bu anlama geliyor.

~her kimsen bir değerlendirme yapmak ister misin?
.
.
.
.

23.09.2021
-amaris

my heart<3 |fillieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin