Bodrumlarında bir canavar vardı.
Jin Blake bunu tamamen tesadüfen öğrenmişti. Yavru kedisi Sheba 'yı arıyordu ve tüm evi sonuçsuz bir şekilde aradıktan sonra kimsenin kullanmadığı bodrum katını kontrol etmeye karar vermişti. Umutları yüksek değildi. Bodrum o kadar soğuk, karanlık ve nemliydi ki, yavru bile olsa bir kedi oraya gitmemesi gerektiğini bilmeliydi. Ama Jin aşağı indiğinde, kapının önünde güvenlik görevlilerini bulduğunda şaşırdı. Silahlı güvenlik görevlileri.
Kapının arkasından şüpheli sesler geliyordu. Az önce biri çığlık mı atmıştı? Muhafızların gözleri ihtiyatlı ve endişeliydi, elleri silahlarının kılıflarına yakındı. Bodrum kapısının devasa olduğu düşünülürse, bu garipten de öteydi. O kapıdan hiçbir şey geçemezdi. O zaman gardiyanlar neden bu kadar gergindi?
" Neler oluyor? " diye sordu Jin bir adım daha yaklaşarak.
Korumalar yolunu kesti. İçlerinden biri, " Bodrumdan uzak dur evlat. " dedi. " Amcanın emirleri. "
" Ben evlat falan değilim. " dedi Jin kaşlarını çatarak . Yirmi üç yaşındaydı, tamamen yetişkindi ama tabii ki gardiyan onu ciddiye almadı.
" Tabii ki öyle değilsin. " dedi ona eğlenerek, gülümseyip arkasını dönmeden önce.
Zaten onu kimse ciddiye almazdı. Bu nedenle, hiç kimse ona çok fazla ilgi göstermemişti. Hiçbir zaman yeterince dikkat çekici olmamıştı. En büyük ve en güçlü çocuk değildi. Bu ağabeylerine aitti. En genç ya da en zeki değildi, bu da on yedi yaşındaki kız kardeşine aitti. Güzel olan da değildi. Bu unvan da, muhteşem güzellikteki upuzun saçları ve altın-kahverengi gözleriyle Zhan 'a aitti. O sadece Jin 'di. Sıradan, sıkıcı Jin Blake. Önemsiz çocuk. Gözlerini kardeşlerine çevirmeden önce insanların zar zor baktığı tek kişi. Çirkin olduğundan falan değildi. O sadece... Kardeşlerine kıyasla 'fazla' sıradandı. Özel bir şeyi yoktu. Bir omega olarak yeterince güzeldi ama sokakta yürürken insanların kafasını çevirmesine neden olan türden bir omega değildi.
Ve bununla ilgili bir sorunu yoktu. Bazen Zhan odadayken kendini bir mobilya parçası gibi hissetse de, sade olan olmaktan son derece memnundu. Sorun değildi. Bu kadar güzel olması Zhan 'ın suçu değildi. Ayrıca, Zhan etraftayken hemen hemen herkes mobilyaya benziyordu; Jin bu konuda özel değildi. Neyse. Mesele şu ki, o Blake kardeşler içerisinde her zaman sonradan akla gelen, hatta en son akla gelendi. Jin güvenlik görevlisinin onu az önce gördüğünü unutmuş olduğundan oldukça emindi.
Bodrum kapısına bakmadan önce adamın geniş sırtına kaşlarını çatarak baktı. Neler olduğunu kurcalamaması gerektiğini biliyordu ama merakı galip geldi. Gerçekten, gerçekten neyi koruduklarını bilmek istiyordu. Sadece küçük bir bakış. Bir zararı olmazdı değil mi?
Pekala, belki biraz zararı olabilirdi. Amcası öğrenirse tepkisi hoş olmazdı. Wayne Wu Blake hiç de hoşgörülü biri değildi. Amcası eğer bodrumdan uzak durmalarını istiyorsa, yeğeni olmak Jin'i cezadan kurtarmazdı.
Yakalanmazsa tabii...
*********************************
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vahşi Prens - Namjin ( Uzaylı Prensler Serisi 6 )
FanfictionBazen Canavar'ı öpmek onu Yakışıklı Prens'e dönüştürmez. Jin Blake, saygın bir aileden gelen bir omega olmasına rağmen kardeşleri arasında sıradan olarak kabul ediliyordu. Çirkin falan değildi ama omega standartlarına göre özel de değildi. Bazen var...