"Yalnızdım. Ama bu yalnızlık, sevgilimin veya arkadaşım olmaması anlamında değildi. Arkadaşlarım vardı elbette, ancak bir dostum yoktu. Hani şu gerçekten sizi önemseyen, sizi mutlu etmek için çabalayan dostlardan bahsediyorum . Çevremdeki herkes birbirine "kardeşim, dostum" derken iğrenerek onlara bakardım. Hayır, kıskandığımdan falan değil. Yapmacıklardı. Bütün o kelimeleri yalandı. Her arkadaş olduğu kişiye "kardeşim" diyen bir insanın samimiyetine güvenmiyorum açıkçası. Şimdi Facebook'a girin ve anasayfanızda aşağı inin. Gördünüz mü? Eminim birkaç arkadaş birlikte çekinilmiş bir fotoğrafın altında "Kardeş bunlar beee :))" tarzı yazılar gördünüz. Daha sonra altındaki yorumlara bakın. Birlikte fotoğraf çekindiği arkadaşlarından gelen yorumları okuyun.
"Ölene kadar kardeşiz ulan."
"Siz olmasanız ben ne yaparım?"
"Kardeşten ötesiniz."
E okul bitince bir daha görüşmediniz? Hani ölene kadar arkadaşlık?
Bu kadar samimiyetsiz insanın içinde yalnız olmam çok normaldi. En son okuduğu kitap ilkokuldaki on altı sayfalık masal olan insanlarla nasıl arkadaş olunurdu ki? Sürekli insanları dış görünüşüyle yargılayıp dalga geçenlerle, her şeyi şiddetle halledebileceğini düşünen insanlarla nasıl arkadaş olabilirdim?
Benim de samimi olduğum insanlar vardı. Tabii kazık yemeden önce. Ben herbirini canım gibi severdim. Onlar için en iyisini yapmaya çalıştım hep. Her türlü maddi, manevi desteği vermiştim. Onların düşmanından ben daha fazla nefret ettim. Ancak herkesin hayatı öyle doluydu ki bana ayıracak küçük bir yerleri bile yoktu. Ben hep o dışta kalan isimdim. Hiç bir zaman ana karakter olamadım. Siyah değildim. Çünkü siyahın bile yeri vardı. Geceydi o. Beyaz da değildim ben. Beyaz kadar masum olamazdım. Griydim ben. Ne gecede, ne de gündüzde yerim vardı. Boşluktaydım. Gökyüzü kadar derindim. Ama gökyüzünde kaybolacak kadar da küçüktüm. Ben ışığı zamanla sönmüş bir yıldızdım. Ben, üzeri tamamen karalanmış bir duvardım. Ben, dalından koparılmış bir çiçektim. Ben, rengi solmuş bir kelebektim. Kanatlarımdaki o eşsiz renk ve desenler solmuştu. Artık kelebek olduğumun tek kanıtı üzeri griye dönmüş kanatlarımdı. İnsanlar beni diğer kelebekler gibi renkli kanatlarım olmadığı için kırmıştı. Diğerleri gibi olmadığım için. Diğerlerinden daha kötü halde olduğum için insanlar bir tekme daha vuruyorlardı. Bir günlük ömrümde bana yüzyıllık işkence ediyorlardı. Ben ise bu bir gün içinde öleceğimi hatırlayıp onları umursamamaktansa daha fazla solmayı tercih ettim. Ve bu defteri bulup bunları okuyan kişi, sana yemin ederim ki ben bütün kötülüklerin o karanlığında saklanan kırık bir kızdım. Ve kırılmaya devam ediyordum."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Solgun Kelebek
Teen FictionBüyük bir caddenin kenarındaki kaldırıma oturun ve insanları izleyin. Bir yerlere yetişmek için koşanları, el ele tutuşmuş sevgilileri, arkadaş grubuyla birlikte eğlenenleri, para kazanmak için mendil satan çocukları, usulca yürüyen yaşlı adamı... H...