Hafif soğuk ve yağmurlu bir güne uyanmıştım. Sonbahar mevsimini sevdiğim havayı görünce yüzümde oluşan tebessümden belli oluyordu. Yatağımdan kalkıp pencereden kimilerinin bitmesini istediği yağmuru en keyifli halimle izledim. Bugün okul vardı ve hazırlanıp çıkmalıydım. Üstümü hızlıca değiştirip atıştırmak için mutfağa gittim. Evde tek yaşamanın da sorunlarından biri buydu; herhangi bir işin olduğu gün güzel bir kahvaltı yapamadan çıkmak zorunda kalmak. Tek yaşamasan elbet sana kahvaltı hazırlayacak biri olurdu. Tek yaşamamın sebebi ailemin yaşadığı şehirden uzak bir yerde üniversite okumam. İstediğim üniversiteyi kazanmayı başardığım için burada eğitim hayatımı devam ettiriyorum. Her ne kadar ailemden uzakta yaşamak istemesem de bunu yapmam gerekirdi. Çünkü hayalimdeki işi yapabilmek için burada okumam gerekiyor. Hayalim ise oyun geliştiricisi olmak. Ben Deniz Yılmaz! 20 yaşında, Antalyalı bir ailenin tek çocuğuyum. Abim olmasını isterdim. Babam iç mimar. Ben 11-12 yaşlarında iken onun gibi bir iç mimar olmamı isterdi. Bazen arkadaşlarına "Kızım da benim gibi bir iç mimar olacak." derdi. Dijital oyun tasarımı bölümünü kazandığımda biraz garipsemişti ama sonradan o da desteklemeye başladı. 1 yıl oldu buraya geleli. İstanbul'a pek adapte olmamıştım. Çünkü yıllarca Antalya dışına çıkmamıştım. Şuan alıştım sayılır. Çok bir çevrem olduğu söylenemez. Kumsal ve Mars adında iki dostum var. Buralı olduğu için Mars bana şehri iyice öğretti. Kumsal ile liseden beri arkadaşız. Kumsal yazarlık ve Mars da DOT okuyor. Evden çıktığımda yağmur hala devam ediyordu. Yağmurun altında biraz ıslanarak durağa vardım. Neden ıslanarak? Doğru, güzel bir soru. Şemsiye kullanmayı sevmiyorum. Saçma gözükebilir. Islanırım, üşürüm de; ama pek kullanmam. Okula gideceğim otobüsü bekliyordum. Geç kalmadım pek, yetişebilirdim. Otobüsü beklerken sevdiğim şarkılardan birini dinliyordum. Bilmem kaçıncı şarkı çalarken otobüs gelmişti ve binip okula doğru gidiyordum. Yolu izlemeye devam ettim. Okula geldiğimde dolmuştan hızlı adımlarla indim. Derse doğru giderken en yakın arkadaşlarımdan biri olan Mars'ı gördüm. Ben bir şey diyemeden o bana seslendi.
-Deniz!
-Efendim Mars?
-Noldu ya sende benim gibi geç mi kaldın?
-Aslında pek geç kalmadık; ama biraz daha konuşursak geç kalacağız.
-Tamam ya hemen laf sokma! Hadi gidelim.
Tam sınıfa girerken bölüm hocası da bizimle birlikteydi, tam son anda girebildik. Yerlerimize geçtik ve hocanın dediklerini dinlemeye başladık. Araya girmiştik. Okulun kafeteryasına Mars ve Kumsal ile birlikte gittik. Birer kahve alıp boş bir masa bulduk. Derslerin üzerine kahve iyi gelmişti. Sessizce kahvemizi içerken, gürültü meraklısı Mars'ın sesi ortamdaki güzel sessizliği bozdu.
-Devam edecek-