Genç adamın beklediği Hyunjin gelmişti. Sonunda gelmişti. Fakat Hyunjin Seungmin'i bankta uzanmis şekilde görmesiyle yanına koştu. Yüzü morarmış olan genç adamın ellerini kendi ellerinin arasına aldı Hyunjin. Buz gibiydi.. elinin aşağısına götürüp bileğinden nabızına baktı.
Nabız yoktu.
Olamazdı, onu bekleyecekti. Beklemedi.
"Seungmin hani beni bekleyecektin? Niye beklemedin? Ben geldim sen yoksun? Beni bıraktın mı sevgilim?"
Hyunjin havanın esmesiyle üşüdüğünü hissetti. Bir anda soğuklaşan hava onu harap etmişti. Haftalar boyunca Seungmin'in ölü bedeninin yanında durdu. Üsüdüğünü hissettmeye tekrar başlarken konuştu.
"Çok soğuk Seungmin. Isıt beni yada yanına al. Lütfen..."
Arkasından ses geliyordu fakat arkasını döndüğünde sadece siyahlık görebilmişti. Sesler yavaşça çoğalmaya başladı. Kafasında olan yankılar nedeniyle gözlerini kapadı Hyunjin git gide sesler çoğalıyordu. Ellerini Seungmin'in ellerinden çekip kulaklarını kapattı. Basınç çoğalırken kulakları kopacakmış gibi hissediyordu. Sarsılmasıyla deprem oluyor zannetti. Fakat aniden gözlerini açmasıyla normal hayata döndü.
Karşısında gördüğü Seungmin'e hızla sarılıp kokusunu derince içine çekti. Ne olduğunu anlamayan Seungmin ise sadece gözlerini kapatıp Hyunjin'e büyük bir sarılma verdi.
Uzun sarılmanın ardından Hyunjin her şeyi anlatmıştı. Seungmin dolu gözlerini görünce gözlerinde ki yaşlar yanağını birer birer feth etti.
Tekrar birbirlerine sarıldılar.
"Seni seviyorum lütfen beni bırakma Seungmin."
"Seni seviyorum ve seni bırakmayacağım Hwang Hyunjin."
----------------
Uykulu uykulu kitap yazip bitirdim iyi okumalar ben yatiyorum.