you are so cold.

472 54 157
                                    

14.11.21

 seni rüyalarıma hapsetmeler. yıldızların hırsızları mı var? tutamam, tutamam. hep yeni bir gün doğar. başka bir evrende en güzel halinle. sen hayata karış ben daha da biteceğim.

not : bu au'da ikizler (lumine & aether) birlikte teyvat'ı gezmekteler.

-

sahip olduğum cryo vizyonuna rağmen soğuk hava iliklerime kadar işliyor. verdiğim nefes havaya karışıyor. 

ikizler normal kıyafetleri aksine bennett'in onlara verdiği kalın montlarına sarılmakta. bu onları dragonspine'ın soğuğundan koruyor olsa gerek. benden biraz ilerde olan eula alışkın olduğundan bu konuda umursamaz. ben ise amber'ın yaktığı ateşe daha çok yaklaşmaya çalışıyorum.

kısa bir süreliğine de olsa mola vermekteyiz ancak vaktimiz dar. acele edip bitirmemiz gereken bir görev var.  en sonunda amber herkesin ısındığından emin olduktan sonra hepimizi motive edecek bir gülümseme ve bir kaç kelimeyle tekrar yola koyulmamızı sağlıyor. 

aether, bennett'in eski bir anısını dinliyor. lumine, amber'a yakın bir şekilde ne olduğunu bilmediğim bir konu hakkında konuşuyor. eula ise en önde yolu göstermekte. ceketime sarılarak onları takip ediyorum. klee'nin burada olmasını ne kadar istediğimi fark ediyorum yalnızlığım sayesinde. büyük ihtimal elimi bırakmaz, etrafa neşe saçardı abisini görmeye gittiğimiz için.

ancak burada değil. olamazda. ne kadar gelmek istese de; sucrose'un o telaşlı hali ile içeri dalmasından ve titreyerek anlattıklarından sonra onu buraya getirmenin tehlikeli olduğuna grupça karar verdik. zaten zavallı kız kekelemekten başka bir şey yapamadı. neler olduğunu kendimiz öğrenmek zorundayız.

ben düşüncelerimle boğuşurken eula'nın şaşkın sesi kulaklarımı dolduruyor.

"albedo buradayi-"

kadının cümlesi sert bir yüz ve havadan daha soğuk mavi gözler sayesinde kesiliyor.

daha ne olduğunu biz anlayamadan yerinden ayrılıyor ve onu bulutların arasında görüyoruz. her daim kullandığı sağ eli yerine sol elini kullanıyor. en şaşırtıcı olan ise geo vizyonuna rağmen bir anda üstümüze onun gönderdiği buz parçaları düşmeye başlıyor. 

amber ve benny hızlı bir biçimde ikizlerle geriye çekiliyor. bu sırada eula kılıcıyla kendini koruyor. ben ise olduğum yerde kalıyorum, kıpırdayamıyorum. 

vücudum hareket edemiyor. göz bandımın altında kalan sakladığım sır acıyla yanıyor, açığa çıkmak istiyor. daha da önemlisi ben hiç kıpırdamama ve kendimi savunmamama rağmen hiçbir şekilde hiç zarar görmüyorum. bu düşünceler kulaklarımı doldururken eula'nın sesi tekrar duyuluyor.

"albedo! ne halt yediğini sanıyorsun?!"

tam bu sırada sert bir buz parçası üstüne geliyor ve kalıntı halinde tam önünde onu sıyırarak duruyor. bu parçayla anılarım canlanıyor ve dona kalıyorum. artık hareket etmek imkansız.

bütün herkes savaş pozisyonuna giriyor ve albedo yerden dayanak alarak ayağa kalkıyor. ben hala ne yapacağımı bilemezken gözlerimiz buluşuyor ve dudaklarından dainsleif sayesinde çok iyi bildiğim bir cümle çıkıyor.

faith :: kaebedoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin