" Hayat bize bahşedilen bir hediyedir.Bize bir çok seçenek sunulur ve biz ona göre hareket ederiz.Örneğin bir milyon kişi içinden en yakın arkadaşımızı ya da ilk aşkımızı bulabiliriz.Bu çok zor olsa da şans bize bazen yardım eder. a yolundan değil de b yolundan gitmemizi önerir.
Ve bazen de şans bize oyun oynar.İlk önce melek gibi görünür ve yanımıza yaklaşır.Sonra da bizi arkamızdan bıçaklar.
Galiba ben de o kötü şansın kurbanlarındanım.Ve benim şansızlığım bu hayatta doğmam oldu. "Ara sıra yazdığım not defterimin kapağını kapattım.Derin bir nefes aldım ve içerden gelen tartışma seslerini duymamak için kulaklığımı taktım.Yaklaşık iki saat sonra yeni başliyacağım liseye gidicek ve kaydımı yaptırıcaktım.Belki de bu okul hayatım için ya da olmayan aile hayatım için yeni bir başlangıç olabilirdi.
Yeni şehire gelmiştim sonuçta.Geldiğim yere eşyalarımla birlikte tüm kalp kırıklıklarımı ve içinde biriktirdiğim acılarımı bırakmıştım..Belki de bu son seçenektir..diye düşündüm.Belki de gerçekten hayat bana küsmüştür ve --"Mervee!"
İçerden gelen sesle, tüm edebiyat yeteneğimle düşündüklerim uçup gitti.Yavaş adımlarla küçük odamdan çıktım ve neredeyse odamın yirmi katı olan salona gittim.
"Evet?"
Annem bana kızarcasına baktı ve sanki bilmiyor musun der gibi gözlerini yerde duran çantama dikti.
"Bana öyle bakmana gerek yok.İki saat sonra ne olcağını biliyorum.Sizin tabirinizle iyi ve modern bi okula başlicam.Sonra gidip arkadaş edincem.Gerçekten olay bu mu?
Gidip iyi bi eğitim almamı mı yoksa sizden uzaklaşıp benim hakkımda konuşmak mı istiyorsunuz?""İlk günden kavgaya başladık desene.."
Babam da sanki masummuş gibi araya girdi.Onun da yaptıklarını unutmuş değildim.Tabi siz onların aile değil sadece bana zarar veren antivürisler olduğunu bilmiyorsunuz.Ki anlatmaya değeyecek kadar değersizler bana göre.
Bu hayatta benim için tek değerli olan artık bi tek müzik kaldı ve bi de kitaplar..Onlar da olmasa her halde yaşanmazdı.Odama girdim ve yatağımın üstüne bıraktığın kitaba baktım.
Bukre - Kahraman Tazeoğlu
Normalde aşk kitapları sevmiyor olmama rağmen bu kitabı okuyordum.Ama bana göre yazılmış en iyi aşk kitaplarından biriydi.
Ve bana göre bile fazla muhteşemdi.Elime kitabı aldım ve kaldığım sayfaya baktım.Son 60 sayfam kalmıştı.Hemen şimdi bitirmek en uygun seçenekti.***
İki saat sonra kitabımı bitirmiş, üstümü giyinmiş ve yeni lisem için uygun bi öğrenci olmuştum.
Okula ne kadar gitmek istemesem de zorundaydım.En azından ailemden bir iki saatliğine kurtulmuş olurdum.
Ben aynanın karşısında durmuş bunları düşünürken birden telefonuma mesaj geldi.
Tabi ki de gönderen beni herkesten çok düşünen Turkcell'di.Oflayarak telefonu çantaya attım ve bir fare yuvası kadar küçük olan odamdan çıktım.
Sıkıcı bir sabahtan sonra evden dışarı adımımı attım.İki üç dakika otobüs durağına yürüdüm.(evet otobüsle gidiyorum ve babamın lüks arabası olmasına rağmen beni götürmüyor)Yaklaşık 45 dakika sıkış tepiş insanlar arasında ve "kızım şunu uzatır mısın?"lardan sonra otobüsten inmiştim.Yeni şehrimin ilk okul gününde yalnızdım ve sınıfımı dahi bilmiyordum.Sadece okulun adını -Sarraf Koleji - biliyordum.Ama gerçekten de koleje layık bir okuldu.Yirmiye yakın spor araba vardı ve burası sadece ön bahçeydi.Kendimi garip hissederek okulun içine girdim.Galiba herkes dersteydi ve ben de mal gibiydim.Daha ne aradaığımı bile bilmiyordum.Belki de müdüre gitmeliydim.Ya da bir hizmetliye sorabilirdim.Veya...
"Ne aramıştınız?"
Önüme birden sarı saçlı ve kırmızı giyinimli biri çıktı.Gerçekten çok şıktı.Böyle biri anca müdür olabilirdi.
"Şeyy ben yeni kayıt olucaktım da..Sınıf??"
İlkokul birler bile daha iyi konuşurdu herhalde.Bu ne biçim bir konuşmaydı..?
"Demek öyle küçük hanım.O zaman seni 11.sınıflardan...11-E sınıfına yönlendiricem.Olmazsa sonra değişiklik yaparız.."
Aklım bir karış havada 11-E sınıfını bulmaya çalışırken daha deminki kadının nasıl benim 11.sınıf olduğumu bilmesine hayret ettim.Belki de tam yaşımda gösteriyorumdur.Ya da okula gelmden ünlü olmuşumdur ve herkes beni bekliyordur.Vee işte 11-E...
Kapı açılır açılmaz tüm gözler üzerime çevrildi.Daha hoca bile girmemişti.Ama sınıf çok sessizdi.Bizim eski lisede olsa herkes çocuk gibi davranırdı.Fakat burası KOLEJ'di.Ve herkes havalıydı.Fazlasıyla havalıydı.
"Heykel gibi dikilicek misin?"
En ön sırada oturan çocuk bana bakıp sırıttı.Ve kahkahamsı güldü.Sanki küçümser gibiydi.Belki de aşağılar gibi.
Hiç konuşmadan en arkadaki boş bir sıraya oturdum.Galiba daha demin aptalca görünüyordum çünkü çoğu kişi bana bakıyordu.Sanki bi ezikmişim gibi.Ya da ben çok fesattım.Ama neyseki iki üç dakika sonra hoca geldi ve konuşma , ders derken düşüncelerim uçup gitti.***
Yeni lise günümün çıkış saatinde sabahki heyecanım gitmiş yerini yorgunluğa bırakmıştı.İlk gün olmasına rağmen bütün bir yıl sınavlara hazırlanan inek bir öğrenci gibi hissediyordum.Nedenini bilmesem de öyle hissediyordum.Ve bir an önce eve gidip yatağıma uzanıp akşama kadar müzil dinlemek istiyordum.Tabi ayrıca...
"Hey yeni kız!!"
Arkamı döndüğümde sabahki çocuk (şu bana ne dikiliyorsun diyen) bana sesleniyordu.Ben yine heykel gibi dikilirken o bana anlamsızca bakıyordu.Şimdi ne demem gerekiyordu.
Efendim arkadaşım , Ne var lan , Bana mı dedin , Evet ne söyliyecektin ???"Hıı?"
Hayaller ve hayatlar diyorum.Sabahtan beri düşünüp sadece ağzımda hajsnsjjs diye bi kelime çıktı.Kendimi alkışlıyorum..
"Sadece dikkatli ol diyecektim.Sorunlu bazı kişiler var da okulumuzda."
İyice tonlama yaparak söylediği sözü sanki birine hitap ediyor gibiydi.Ve galiba öyleydi.Çünkü daha demin çok asi ve aynı zamanda çok gizemli biri çocuğa omuz atarak yanımızdan geçti.Galiba aralarında sorun vardı.Ve benim yüzümde yeni lisemin "belalı lise" olucağı için kocaman bir gülümseme.....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yağmur Yağarken (düzenleniyor)
Teen Fiction"Yağmurdan korkuyor musun, gerçekten o zararsız su damlalarından korkuyor musun? " "Eğer sen de benim gibi çok sevdiğin birini yağmurda, hele de gözlerinin önünde kaybetseydin beni daha iyi anlardın." "Ve sen de benim gibi her sevdiğim insanın karşı...