İlk baharın güzel günlerinden birinde balkonda otururken önümden hızlı adımlarla genç bir kız geçti ve bizim apartmanımıza girdi. O kız girdikten iki dakika sonra kapı zilim çaldı , gelen o kızdı öncelikle şaşırıp sonra buyrun dedim. İsminin Azra olduğunu söyleyip bir afiş verdi. Afiş kayıp köpek afişiydi azra ardından bir açıklama yaptı. Bu gördüğünüz köpeğimiz kayıp bizim için manevi değeri büyük, görürseniz lütfen afişteki numarayı arayınız. Azra bunları anlatırken köpeği inceledim. caner'in köpeğine çok beziyordu.Caner benim liseden çok değerli bir arkadaşımdı köpeğide onun için gerçekten çok değerliydi abisinden kalan son şeydi onun için. Abisi beyin kanamasından öldükten sonra ona kalan tek şey o köpekti.Azra bana bakıyordu, afedersiniz tamam anlaşıldı görürsem ararım dedim. Azara'da teşekkür ederek kapıya yöneldi, aslında ona köpeğin sahibinin kim olduğunu sormak isterken. Dalgınlıkla unutmuşum ardından kapıyı kapatıp telefonumu elime aldım. Caneri ararken canerin numarası afişteki numarayla aynı numara olduğunu fark ettim. Ardından telefondan gelen Alo!! Sesi ile irkildim.
merhaba caner nasılsın??
C: İyiyim selincim sen nasılsın??
Bende iyiyim caner bu gün elime bir kayıp köpek afişi ulaştı senin köpeğine çok benziyor acaba senin mi? diye aradım.
C: evet selincim ya ne oldu nasıl oldu bir fikrim yok kayboldu ya çok üzüldüm sende biliyorsun o benim için çok değerli bir köpekti.
Bilmez miyim canercim ya bende çok üzüldüm benimde yardımım olabildiği kadarıyla yarım edeceğim sende kendini üzme kısa zamanda bulacağız emin olabilirsin.
C:çok teşekkür ederim selincim araman bile çok mutlu etti görüşmek üzere baybay
Görüşürüz canercim.
Telefonu kapattıktan sonra canerin sesinin pek iyi gelmediğini anladım. Üzerime bir şeyler alıp evden çıktım. Yolda yürüken bir köpeğin nere kaçabileceğini düşünmeye başladım ve canerin genellikle köpeği ile birlikte gidebilecegi yerleri düşündüm ve aklıma çamlıca ormanı geldi. Hemen bir taksiye binip şöföre "Çamlıca ormanı" dedim. Şöför bana ne yapacaksın orada dercesine bir bakış attı sanki, umursamaz bir tavırla düşünmeye başladım gideceğim orman çok ıssız ve ürkütücü bir ormandı. Daha gitmeden bile bir korku sarmıştı ama ne olursa olsun bunu yapmalıyım. Yaklaşık 15-20 dk sonra çamlıca ormanına geldik. Şöföre ücreti ödeyip taksiden indim. Biraz karanlık gibiydi, nemli ve soğuk bir ortam vardı.
kurumuş yaprakların üstüne basdıkça çıkan çıtırtı sesleri ile ilerledim. İlerledikçe korkum azalıyordu ama korkutucu ortam sanki bir kat dahada artıyordu. Ormanın derinliklerine doğru ilerledim. Ağaçların arasından sızan güneş ışınları ve yerde duran şu damlacıklı küçük otlar aslında gercekten güzel bir ortamı vardı.
Bir kaç adım Daha attım. Etrafıma baktım sanki bir ses duymuş gibi olmuştum. Gögüs kafesimi küçük bir korku kapladı. Nefes alışverişlerimin hızlandığını farketim. Bir duraksama yaşadım, başka bir ses varmı diye dinlemeye başladım. Birşey duymadığıma emin olduğumda ilerlemeye devam ettim.
Nerdeyse her yere bakmıştım ama yoktu bulamamıştım ama içimdeki bir his o köpeğin burada olduğunu söylüyordu.
Sanki artık hava kararmaya başlamış gibiydi. Etrafımda dönüp geri dönüşe bir yol baktım ama her yer bir biri ile aynıydı. Biraz daha bakındıktan sonra kaybolduğumu fark ettim. Bulunduğum durumdaki kafa karışıklığı ile ne tarafa gittiğime bakmadan ilerledim ve ileride çok hafif gözüken küçük ahşaptan bir orman evi vardı. İçime bir nebzede olsa bir ferahlama geldi. Hızlı adımlarla ilerledim ve tam ahşap evin önüne gelince bir rüzgar başladı ve köpeklerin havlama sesleri biraz ürkütücü bir ortam olmuştu ve ahşap evin kapısına yönelip açmayı denedim ama kilitliydi.
İçimden bir ses bu küçük ahşap evin canerin olduğunu söylüyordu ve caner asla yanında anahtar taşımazdı. kapısının önünde mutlaka bir saksı olur ve o saksının altına anahtar koyardı.
