final

137 10 3
                                    


Jungwoo elinde tuttuğu telefonda yazan mesajları bir kez daha gözden geçirdikten sonra oturduğu yerden kalktı. Sırasının üzerine daha 10 dakika önce bırakmış olduğu kot ceketini alarak tekrardan kollarından geçirdi ve sırt çantasını kaptığı gibi sınıftan çıktı. Arkasından ona bağıran ve nereye gittiğini soran Sungchan'ı duysa bile cevap verme ihtiyacı duymadan ilerlemeye devam etti.

En sonunda gelmesi gereken yerin önüne geldiğinde adımları yavaşlayarak tekleşti ve kısa bir süre sonra durdu. Karşısındaki binaya bakarken camlarında çiçekler olan odayı görmesi ile yüzüne kocaman bir gülümseme yerleşti. Cebinden telefonunu çıkararak parmaklarını "Kiraz Yanaklım"ın üzerine getirdi ve basarak aramaya başlamasını sağladı.

Telefon kısa bir çalışın ardından " Efendim." diye bir sesle yanıtlanan Jungwoo gülümsemesini daha ne kadar genişleteceğini bilemez bir şekilde genişletti ve "Cama çıkabilir misin ?" diye kibar bir istekte bulundu.

Telefondaki çocuk onun ne dediğini anlamamış gibi bir kaç saniye beklese de camdaki haraketlilikle Jungwoo'yu kırmadığı belli olmuştu. Kafasını camdan uzatsa da telefonu kapamamış hala kulağına dayalo tutuyordu.

"Neden geldin?" diye sordu.

Jungwoo ise sanki çok sıradan bir şeymiş gibi omuz silkmiş ve sadece "Özledim." demişti.

Karşısındaki siyah saçlı çocuğa büyülenmiş gibi bakmaktan kendisini alıkoyamayan Jungwoo, aynı şekilde karşısındakinin de kendisini izlediğini fark etse de bu anı bozmamak için hiçbir şey dememişti.

Siyah saçlı çocuk kendisini toparlayarak derin bir nefes aldı ve sakince bıraktıktan sonra "Beni gördüğüne göre artık gidebilirsin." dedi.

Sarışın genç kafasını iki tarafa salladıktan sonra " Aşağı gelebilir misin?" diye soludu. Doyoung'un onun isteğini kabul etmeyeceğini biliyordu ama yine de bir ihtimal diye düşündü. Doyoung bir süre duraksasa da kafasını tamam anlamında sallamış içeri doğru girmek için bir hamle yapmıştı fakat daha sonra aklına bir şey gelmiş gibi duraksamış ve "Binanın içine gir." dedikten sonra tekrardan geri çekilmiş ve camı kapatmıştı.

Jungwoo camla eş zamanlı kapanan telefonu kulağından çekmiş ve cebine yollamıştı. Bir kaç adım ilerisinde duran kapıya ilerlemiş ve demir kapıyı itmişti. Doyoung'u karşısında nefes nefese onu beklerken görünce kısa bir saniye duraksasa da kapıyı bırakarak içeri girdi ve kapının ardından kapanma sesini duyana kadar haraket etmedi. Bir kaç adımla koridorun ortasına gelmişti

Doyoung nefeslerini düzene sokana kadar iki taraftan da ses çıkmamıştı.

Genç oğlan " Bir daha böyle çat kapı gelme annem evde olsaydı gelemezdim." diyebildi geçen dakikaların ardından.  Jungwoo ona bir şey deme gereği duymamış sadece kafasıyla onaylamıştı.

Ellerini parlak sarı saçlarından geçirdikten sonra karşısındaki sevdiği çocuğa bakmış ve derin bir iç çekmişti.

"Gerçekten okulun sensiz hiçbir anlamı yok."

Doyoung onun bu söylediğine şaşırdığını belli edercesine gözlerini büyütse de bir şey söylemek için ağzını açmamış karşısındakinin devam etmesine izin vermişti.

"Biliyorum, yaptığım mantıklı bir şey değildi ve sen de benim yüzümden ceza aldın ama bir daha olsa yine yapardım. Neden biliyor musun? Çünkü benim için uzaklaştırma almayı göze alman bile kendimi dünyanın en şanslı insanı gibi hissettiriyor."

Doyoung'a doğru minik bir adım atarak onun uzun ve incek parmaklarını kendininkilere kenetledi.

"İstersen bana aptal de umrumda değil gerçekten. Seni ilk gördüğüm andan şimdiye kadar bir kere bile olsa seni sevmeyi bırakamadım ve bırakmayacağım da. Çünkü ben seni sevmeyi bile seviyorum." Kafasını hafifçe eğdi, bir kaç saniye durakası sanki ne söylemek istediğini toparlamaya çalışır gibi bir hali vardı.

"Eğer kelimelerle ifade etmeye çekiniyorsan kelimelerin olurum Kim Doyoung, yeter ki sen de bana bir adım at. Şimdi seni 10 saniye içerisinde öpeceğim. Reddetmek istiyorsan beni tam şu an reddetmek zorundasın."

Ardından saymaya başladı. Her bir sayıda kafasını önündeki çocuğun dolgun dudaklarına yaklaştırıyordu.

"10" dedi ve gözlerini Doyoung'un gözlerine sabitledi.Doyoung'un göz bebekleri şaşkınlıkla titrese de geri çekilmek için bir hamlede bulunmamıştı. Sanki sakince olacakları bekliyor gibiydi.

"9"

Jungwoo ona bir adım daha attı şimdi aralarındaki mesafeler sıfırlanmış sadece dudaklarının birleşmesi için gereken aralık kalmıştı.

"8"

Jungwoo kafasını biraz daha yaklaştırdo neredeyse birbirlerine değen dudakları arasında beşe kadar saydı.

"5"

İşte tam da o anda Jungwoo beklemediği bir şekilde karşısındaki dudaklar tarafından susturulmuştu. Kendisini öpmesini bırakın, kaçmasını beklediği bu çocuk şimdi karşısında gözleri kapalı bir şekilde duruyordu. Jungwoo elini onun ensesine atarak kendisine çekmiş ve onun öpücüğüne karşılık vermeye başlamıştı.

Şu an gerçekten dünyanın en mutlu insanı olduğunu söyleyebilirdi yıllardır peşinden koştuğu kişi sonunda ondan kaçmayı değil, onu kabullenmeyi seçmişti.

-----

Ve soonnn arkadaşlar. Bu hikayede benimle beraber olduğunuz için çok teşekkür ederim umarım sizin için de güzel bir deneyim olmuştur hikaye içinde mantık hataları varsa kusura bakmayınız genelde başka başka zamanlarda yazdığım için unutabiliyorum ♥️♥️🥺🥺 kendinize dikkat edin başka dowoolarda görüşmek üzere

Face//DowooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin