Merhabalar, ben Gece.
Yeni ficim olan Bad Drugs'la baş başa bırakıyorum sizi.
Keyifli okumalar diliyorum.
.......
Hiç bulutları delecek kadar hafif hissettiğiniz oldu mu? Hayır, kesinlikle iyi yönünden bahsetmiyorum. Sırtınızı geriye doğru yasladığınızda oluşan, hayali bir gölgenin sizi tuttuğunu düşünecek kadar delirmiş ve umutsuz. Hayatımın gidişatını söyleyecek olursam tam olarak buydu. Aldığım her nefesin uzun bir acı çekiş olduğunu, yediğim her sillede hatırlar ve yine bahsetmekte olduğum aynı "hayatın" yarının habercisi olan çanları kulağımı çınlatır. Mesela sıradan bir hafif duman altı gecede, sıcak yorganlarının altına sığıntı gibi giren insanlardan başlayarak tüm bu boktan evreni gözden geçirir ve kıskanırım. Kıskanırım diyorum çünkü kapüşonum ve ben şu sıralar aynı kulvarda pekte iyi anlaşamıyoruz.
Yüksek sesin her zaman tedirgin ettiği hassas kulaklarıma sabitlediğim kulaklıktan çıkan melodi, bedenimi sağa sola hareket ettiriyordu. Birkaç dakikalığına da olsa verdiği hareketlilik bedenime uyarı veriyordu sanki. Boşluk hissine her kapıldığımda dengemi şaşmam, elimde kalan son kontrolü de kaybetmeme yol açıyordu. Bazen adımlarımı sayarken dalıp gidiyor, ayağıma seken taşlarla sendeliyordum. Baygın gözlerim ve bir o kadar çökmüş suratımın aksine, önümü bile seçemediğim düz asfaltlar da benimle beraber hareket ediyor gibiydiler.
Neyse ki sürekli ezbere bildiğim yolları sıralıyor ve sonunda varmam gereken yerde buluyordum kendimi. Yine oradaydı, aynı deri ceketi üzerine geçirmişti ve başını önüne düşürdüğünde tüm yüzünü kaplayan koyu kahve saçlarını karanlıkta bile seçebiliyordum. Aramızdaki yaklaşık on metre civarı mesafeye rağmen etrafı sarıp hapsetmiş pahalı parfüm kokusu, mal varlığını gözümüze sokmaya yemin etmişti. Sağ ayağını öne çıkartarak yerdeki sönmüş izmariti eziyordu. Parçalanana kadar devam etmişti ve daha sonrasında cebindeki uzun ince sigarası, dudaklarının arasında yer edinmişti. Ağır olmalıydı ki içine çektiği her defasında suratını dumana bürüyordu. Bir süre yerli yerimde öylece durarak hareketlerini incelemiş ve sıkılmaya başlayınca olduğu tarafa doğru hızla adımlamıştım.
"Her zamankinden getirmeni söylemiştim. Boşuna uğraştırmadın buraya kadar, değil mi?" Göz ucuyla ceplerine yerleştirdiği ellerini işaret edip ağzını yoklamıştım. Sakin ama tedirgin hareketlerle etrafı kolaçan ediyor, bir arkasına bir de bana sırasıyla bakıyordu.
"Sen parasından haber ver, kaç var üzerinde?" Konuşurken bile ciddi olan yüz ifadesine daha da ciddiyet katıyordu sanki. Kırışmış alnı yüz hatlarını daha da belirginleştirmişti. Keskin çenesinin altına sol elini yerleştirerek dudaklarını oynatıyor, bir takım hesaplar yapıyordu.
Yüzümü buruşturarak gözlerimi çekmiştim üzerinden. Kafamı yana doğru çevirerek karşımızda duran küçük dükkânı kaşlarımla beraber işaret ettim. "Bak şurayı görüyor musun? Geçen gece önünde beklerken iki adamın konuşmasına kulak misafiri oldum. Yaşlı bir adam bakıyor buraya, bir hafta öncesine kadar sapasağlammış. Kaza geçirince haliyle oğluna bırakmış buraları. Aklı havada bi tip zaten, belli." Dükkânın içindeki 16-17 civarlarında olduğunu tahmin ettiğim sıska çocuğa diktim bakışlarımı.
Yanıma biraz daha sokularak omzumu dürtmüştü. "Ee, jeon. Konuşmanın sonu nereye varacak? " Kaşlarımı havaya kaldırarak pişkin pişkin sırıtmaya başlamıştım. Biran önce beni geçiştirip, buradan def olmak istediği apaçacık ortadaydı. "Sen de amma sabırsız çıktın, anlatıyoruz şurada." Daha da sinirlerinin bozulmasına yol açmış olmalıydım ki yumruğunu sıkarak, tırnaklarını avuçlarına geçirmişti. Eh, amacım da buydu zaten. Zafer nidasıyla karışık bir tonda konuşmamı sürdürdüm. "Sen oradaki çocuğu dışarı çıkaracak bir bahane bulacaksın, bense kasadan alabildiğim kadar para koparacağım o sıra. Kamera olduğunu sanmıyorum. Yarı yarıya ortaklaşırız sonra. Bak, bu malların iki katı para çıkar oradan." Cazip olduğunu düşündüğüm bir teklifte bulunmuştum. Kabul edeceğine emin olduğum bir rahatlıkla kollarımı önümde kavuşturarak kaşlarımı havaya kaldırmıştım. Bu hareketimle cevap istediğimi açıkça belirtmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bad Drugs | Taekook
FanfictionJeon Jungkook, önünü göremeyecek kadar bağımlı, Taehyung ise sır perdelerinin ardına sığınmış bir suçlu. ...... "Çünkü biz, sigarayı bile ikiye böler, dudaklarımızın kenarında buruşan çukur kadar kıvrak ve derin düşlerle doyardık."