Saat gece 12 gibiydi ancak kesilmeyen bir serçe sesi vardı. Zonguldak sokaklarında bu saatte hiç duyulmazdı serçe sesi. Herkes uyumuştu fakat ismi "Sera" olan bir mavi gözlü, uzun boylu hafif sıska, ince dudaklı, düz burunlu, kızıl saçlı bir 16 yaşında ki genç kız pencereden serçeyi izliyordu bir anlık pencereyi açtı ve serçe artık Sera'nın odasındaydı... Sera serçeyle göz göze geldi serçe hareket etmeden dururken Sera hiç şaşırmamış bir biçimde serçeye elini uzatıyordu serçe bir sıçrayışta Sera'nın omzuna atladı. Hala olup bitene şaşırmayan Sera tam yatağına uzanacakken telefonuna bir mesaj geldi " Seni en az sen kadar tanıyorum, odana giren serçeyi de ona iyi bak ... Serçe" Sera bir anda hızlı bir refleksle kafasını masaya çevirdi serçe orada yoktu...