"Anne neden ben ya"
"Çünkü senden başka kimse yapamaz. Sana değil de kime güveneceðim ben evladım."
"Anne hayır bana duygusal konuşma yapma , abim olucak herif neden çocuğunu da götürmüyor tatile."
"Ya kırk yılın başı bir tatil yapacaklar çocuðuda mı götürsünler Heeseung. Hem altı üstü bir hafta zaten anaokuluna gidecek o sabahları evde değil. Seni rahatsız etmez hem melek gibi benim torunum."
Torunun yanaklarını okşadı babaannesi , Heeseung derin bir nefes verdi. Tabii ki yeğenini seviyordu çok tatlıydı kerata ama her gün onu okula kendisinin bırakması gerektiğinin de farkındaydı ve onun gibi üşengeç biri için bu ölüm fermanı gibi bir şeydi. Ayrıca dışarıdan melek gibi gözüken çocuk tek kaldıklarında şeytana dönüşüyordu.
Annesi Heeseung'a dönüp onun yanaklarını da sıktı."Hadi şimdi Niki'yi odasına götür sonrada kahvaltı yapamak için aşağı gelin."
"Heeseung amca beni omzuna allll."
Daha şimdiden başlamıştı kabusu.Çocuğun önünde eğildi ve sırtına atlamasına izin verdi. Son bir kez annesine yardım ister bakışlar attıktan sonra merdivenleri çıkmaya başladı. İşte eğlence şimdi başlıyordu. Niki'nin kollarını kavradı ve sanki kendisi uçakmış gibi sesler çıkartarak odaya doğru koşmaya başladı içeri girdiğinde Niki yi yatağa fırlattı. Küçük çocuk hiç durmadan kahkaha atıyordu.
"Heeseung amca bir kere daha bir kere daha"
"Olmaz, olmaz çok yaşlıyım daha fazla kaldıramam seni"
Heeseung nefes nefese kendini küçük çocuğun yanına attı. İkisi de biraz yatakta gülüştükten sonra aşağı inmeye karar verdiler. Kahvaltı her zamankinden daha şen şakrak geçmişti.
"Heeseung Niki'yi anaokuluna bırakıcaksın bugün unutma lütfen. Ha bir de sen al çünkü benim bugün nöbetim var. Eve yemek bırakırım gelince ısıtıp yersiniz."
"Tamam anne ben zaten stüdyoya gidicektim."
" Niki bebeğim yemen için kek yaptım yanına da koymamı ister misin?"
" EVET!! Babaanne bir sürü koy Woniee ve Ddeonu hyung'a da vermek istiyorum."
"Tabi canım sen nasıl istersen."
"Ddeonu mu o ne biçim isim pfft."
"Hayır onun ismi Sunoo ama en çok beni sevdiği için benim ona böyle seslenmeme izin verdi."
Niki amcasına dil çıkartıp hazırlanmaya gittiğini söyleyip odasına koştu. Heeseung da giyinmek için kendi odasına gitti. İkiside hazırlandığında aşağı indiler.
"Niki tatlım yolda amcanın elini bırakma tamam mı. Seni almaya da o gelicek güzelce beklersin onu. Derslerini güzelce dinle öðretmenini de üzme."
Alnına kocaman bir öpücük kondurdu kadın. Niki de babaannesinin yanağını öptükten sonra ayakkabılarını giymeye başladı.
"Heeseung gidince öğretmeninin numarasını al ve bu hafta Niki yi senin bırakıp alıcağın hakkında bilgilendir tamam mı çocuğum."
"Tamam anne hadi görüşürüz kendini çok yorma."
O da annesinin yanağına öpücük kondurup dışarı çıktı.
"Bıcırık elini ver bakıyım."
"YA ben bıcırık değilim sınıfımda en uzun benim bir kere hem bir büyüyeyim seni de geçicem o zaman da ben sana bıcırık diyecem. Bıcırık amca olucaksın."
Heesung küçük olanın laflarına güldü onu geçicekmiş daha neler. Küçük olan bütün yol boyunca konuşmaya devam etti.
"Hah sonunda geldik biraz daha konuşmana dayanabilir miydim bilmiyorum."
Niki amcasının koluna bir şaplak attı ve koşarak anaokulunun kapısından içeri girdi. Heeseung peşinden içeri girdiğinde Niki bağırmaya başlamıştı bile.
"DEONU HYUNG! Ahh pardon yani bay Kim , sizi çok özledim. Hafta sonu bir sürü şey yaptım hepsini anlatmak istiyorum ve kek getirdim biliyor musunuz babaannem yaptı , bu hafta onlarda kalıcam çünkü annemle babam tatile gittiler. Ha jungwonie geldi mi? Onu da çok özledim kocaman sarılmak istiyorum."
Niki cümlelerini art arda sıralarken öğretmeni kocaman gülümsemesiyle onu dinliyordu.
"Bende seni çok özledim Niki. Tabii hepsini birazdan anlatırsın. Jungwon daha gelmedi ama onu içerde ya da yanımda bekleyebilirsin."
Niki bir şey hatırlamış gibi kafasını kapıya çevirdi. Heeseung öylece kapının önünde dikilmiş duruyordu. Sanki gözleri kilitlenmiş gibiydi.
"Amca ne bekliyorsun orda çantamı getirsene."
Niki'nin seslenmesiyle girdiği transtan çıkıp küçük cocuğa doğru ilerledi ve çantayı Niki ' ye uzattı. Niki çantasını bırakıp geleceğini söyleyerek sınıfına doğru koşmaya başladı.
"Merhaba Niki'nin amcası mısınız?"
Heesung gözlerini kırpıştırdı. Karşısında ki olağanüstü güzellikten gözleri alamıyordu. Başını aşağı yukarı salladı sanki konuşmayı unutmuş gibiydi.
"Numaranızı alabilir miyim?"
Sunoo anlamamış biçimde suratına baktı.
"Haa şey yani öyle değil ben ben bu hafta Niki'yi getirip götürücem de eğer bir şey olursa haber verebileyim diye şey ettim."
Sunoo büyük olanın heyecanlanmasına kıkırdayıp cevap verdi.
"Ah doğru tabii."
Heeseung titreyen ellerini zapt etmeye çalışarak telefonunu uzattı. Karşısındaki numarayı yazarken bir kere daha süzdü Heeesung. Pembe bir insana bu kadar yakışabilir miydi??
"İşte oldu. Bir şey olursa bana haber verebilirsiniz. Sunoo bu arada ben Kim Sunoo."
"Heeseung , Lee Heeseung"
" Tanıştığıma memnun oldum. Dersler üç buçukta bitiyor. Niki ye iyi bakacağımdan emin olabilirsiniz."
Heeseung tekrar başını salldı ve iyi günler diledi.
Belki de haftası beklediği kadar kötü geçmezdi. Şanslı velet diye geçirdi içinden Niki için. Ah onun gibi bir öğretmeni olsaydı...
Ders çalışmak yerine ne mi yapıyorum tabiiki fic yazıyorum 😔😔😔[ hala ders çalýþmýyorum ama artýk üniliyim]
Biraz düzenleyip bu hikayeye tekrar baþlamaya karar verdim.Bölümler geç gelebilir yazma perileri bana baya az uðruyor çünkü olabildiðince geldiklerinde bölüm biriktirmeye çalýþacaðým
yorum yazmayý unutmayýn ne düþündüðünüzü merak ediyorum [bilgisayarda emoji kullanamýyorum :[ ]
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mr.Kim
FanfictionPembe bir insana bu kadar yakışabilir miydi?? Belki de bir haftası sandığından daha güzel geçerdi.