Önden Hyunjin, arkasından Jeongin girdi odaya. Hyunjin ezbere bildiği odanın içinde ilerleyerek yatağa oturdu. Jeongin'in ailesi, Hyunjin'lere yemeğe gitmişti. İki genç ise ders çalışma bahanesi ile Jeongin'lerin evinde kalmışlardı.
Jeongin sevgilisinin yanına oturup ona bakan gözlere dikti bakışlarını. Hyunjin, Jeongin'in üzerine uzanarak dudaklarını, dudaklarına bastırdı. Jeongin artık aradığı sevgiyi Hyunjin'den alıyordu. Hemde fazlasıyla. Hyunjin ise ona günün sabahından akşamına kadar, hatta uyuduğunda bile iltifat eden sevgilisi ile çok mutluydu. Boş bulduğu her an onu arıyor, her teneffüs yanına gidip illahaki bir yerden bulduğu konular ile sohbet başlatıyordu Jeongin. Hyunjin sık sık sevgilisini öpmeyi de ihmal etmiyordu tabi. İki genç çok mutluydu. Sevgiyi birbirerinin bedeninde, ruhunda, kalbinde, dudaklarında, sözcüklerinde bulmuş, hissetmiş, o sevgiye, birbirlerine oldukları gibi aşık olmuşlardı.
"Jeong"
"Hm"
"Kokuyorsun"
"Hmm, ne yapayım?"
"Duş al mesela"
Hyunjin doğrulurken konuştu. Jeongin derin bir nefes alıp ayaklandı.
"Sen bize yiyecek bir şeyler yap ben de hızlıca çıkarım zaten tamam mı?"
"Tamam"
Jeongin t-shirtünü çıkartarak banyoya girdi. Kapıyı kapatma sesi dahi gelmeden su sesi ulaştı Hyunjin'in kulağına. Gülümseyip odadan çıktı, mutfağa ilerleyip dolabı açtı. İçinden iki tane ramen aldı. Ramenleri tezgahın üzerine koyup kettleın içinde su olup olmadığına baktı. Yeterince su olduğunu görünce düğmesine basıp çalıştırdı.
Bir kaç dakikanın ardından 'tak' sesini duyunca düğmesine basıl kapattı. Ramenlerin ağzını açıp kaynar suyu içlerine döktü. Kettleı yerine koyup ramenlerin ağzının açılmaması için chopstickleri kapağın üzerine koydu. Ramenlerin olmasını beklerken beline dolanan kollar ile küçük çaplı bir şok geçirdi.
"Korktum!"
Jeongin kıkırdayıp geri çekildi.
"Açım"
"Olurlar birazdan"
3 dakikanın sonunda iki genç ramenlerini alıp oturma odasına geçti. Koltuğa oturup televizyonu açtılar.
"Yah!"
"Hm"
"Akşam vakti... ben bornozluyum... elimizde ramenler"
"Eee, Jeongin"
"Ramenin ne demek olduğunu bilmediğini söyleme bana"
Hyunjin kendini tutamayıp kahkaha attı. Biliyordu ama aralarındaki küçük oyunu devam ettirmek için sordu.
"Hmm, bilmem. Ne?"
"Eğer birine ramen yemeyi teklif edersen bu, o kişiyle ateşli bir gece geçirmek istediğin anlamına gelir"
Hyunjin'in kahkahası daha da büyürken bakışlarını, sırıtarak onu izleyen sevgilisine döndürdü.
"İyide akıllım. Ortada bir teklif yok ki. Sadece acıktığını söyledin ben de ramen yaptım"
"Tamam işte. Benimle ateşli bir gece geçirmek istiyorsun"
Cümlesinin sonunda gözünü de kırpamsıyla Hyunjin ortama tekrar yüksek sesli kahkahasını bıraktı. Daha sonra ramenini karıştırırken dudaklarından bir kelime döküldü.
"Cidden..."
Jeongin sevgilisini gülüşüne sırıtarak ramen yemeye geri döndü. Sınav haftaları olduğu için Hyunjin fazla gergindi. Uzun zamandır onu böyle gülerken görmediği için kendiyle gurur duyuyordu.
Ramenler bitti, film son dakikalarına yaklaştı. İki genç ise ders çalışmak yerine uyumaya karar verdi. Banyoya ilerleyip diş fırçalarını aldılar. Evet, birbirlerinin evinde, birbirlerinin diş fırçaları vardı. Hyunjin dişlerini fırçalarken, Jeongin dudaklarını Hyunjin'e yaklaştırdı. Hyunjin mızmızlanarak ve gülerek geri çekildi.
"Yapma, iğrenç"
Jeongin gülerek ağzındaki köpükleri lavaboya tükürdü.
"Dudaklarıma iğrenç mi diyorsun Hwang Hyunjin!"
Hyunjin kıkırdayıp sevgilisi gibi o da ağzındaki köpükleri tükürdü. Fakat sevgilisini umursamadan suyu açıp fırçasını ve ağzını yıkadı. Jeongin de yıkama işlemini hallettikten sonra odaya çıktılar.
Jeongin Hyunjin'e pijamalarından bir tanesini verdi. Kendi hızlıca giyinip yatağa oturdu ve sevgilisini izlemeye başladı. Hyunjin pijama üstünü giyindikten sonra pijama altını eline alınca sırıtarak konuştu.
"Altını giymesende olur"
Hyunjin kıkırdayıp pijama altını giyindi ve sevgilisinin yanına ilerledi. İkili yatağa girip yorganı da üstlerine çekti. Jeongin Hyunjin'in başını omzuna yasladı.
Sevgilisinin altın pamuktan, tanrı tarafından özenle dizilmiş saçlarıyla oynamayı seviyordu.
"Bir cevap bekliyorum Hyunjin-ah"
"Ne cevabı?"
"Dudaklarıma iğrenç mi dedin?"
Hyunjin kıkırdayıp uykulu olmasına rağmen doğruldu. Sevgilisine yaklaşıp dudaklarını dudaklarına bastırdı. Uzun süre öyle kaldılar. Hyunjin'in eli Jeongin'in yanağını buldu. Dudakları hareket etmedi. Öpüşme gibi değildi bu. Daha çok biebirlerinden güç alıyorlardı. Son 1 haftadır hem fiziksel hem mental olarak oldukça zorlu geçmişti. Sık sık görüşememişlerdi. Birbirlerini çok fazla özlemlerine rağmen doğru düzgün mesajlaşamamışlardı bile.
Hyunjin, ikilinin dudakları hala birbirine değerken, derin bir nefes aldı. Arayı çok açmayacak şekilde geri çekildi.
"Seni seviyorum"
"Seni seviyorum"
Sonra tekrar buluşturdu dudaklarını. Bu sefer daha kısa ama daha tutku, duygu, özlem doluydu. Bu öpücük her şeyin başlangıcıydı. Bu öpücük birbirlerinin dudaklarına, bedenlerine, sıcaklıklarına, seslerine duydukları özlemi gidermek için başlattıkları bir öpücüktü. Bu öpücük, iki bedeni birleştirecek öpücüktü.
Bu öpücüğün sonu banyoda, bu hikayenin sonu burada bitti.
➥Öncelikle, bölüm bu kadar geç geldiği için bekleyen herkesten çok özür dilerim. Sınıfımız karantinaya alındığı için ve tatilden önceki son hafta olduğu için üst üste bir sürü sınav olduk. Benim için çok stresli bir haftaydı. Dün bir haftanın yorgunluğunu attım. Bugün de anca yazıp yayımlayabildim. Beklettiğim herkesten tekrar özür dilerim. Okuyan herkese teşekkür ederim💜 Kendinizi çok çok çook sevin. Umarım dilediğiniz hayata bir gün ulaşırsınız💙