1.Bölüm

1.2K 51 18
                                    


Yağmur damlaları yüzümü ıslatmaya başlamıştı. Dalga sesleri içimi huzurla dolduruyordu. Fakat acı bir gerçek vardı, artık eve gitme vaktim gelmişti. Her ne kadar bu güzel manzaradan uzaklaşmak istemesem de gitmek zorundaydım. Hava kararmaya başlamıştı. Islak kum tanelerinden destek alarak olduğum yerden kalktım ve yürümeye başladım.

Onca şanssızlığın içinde kendimi şanslı hissettiğim tek bir konu vardı aslında. Evimiz denize yürüme mesafeliydi. Sessiz, bir insan olduğum için kimse bana pek yaklaşamazdı. Belki de yaklaşmak istemezdi. İnsanlara karşı duvarlar örmeme sebep olan o kadar çok konu vardı ki... Bu yüzden her gün okuldan döndüğümde, tatillerde, fırsat bulduğum her anda deniz kenarına giderim. Sorunlarımı dalgalara, mavi denize anlatırım. Hayattaki en iyi dostum denizdi.

Görüş alanıma giren mavi, dışarıdan şirin görünen fakat benim için cezaevinden bir farkı olmayan evin ışıklarıyla düşüncelerim dağıldı. Anahtarımla kapıyı açıp sakin adımlarla eve girdiğimde Yeşim'i görmem zor olmadı.

"Seni merak ettim Bade"

Yüzüme baktı. Ama ona cevap vermeyerek aldırış etmeden odama yürümeye devam ettim. Bu tavrım onu rahatsız etmiş olacak ki "Bana ne zaman cevap vereceksin Bade?" diye ekledi. Ama onu umursamadan odama yöneldim. Kapıyı açtım ve içeri girdim.

Pencerenin kenarındaki beyaz koltuğa oturup yağmur damlalarının cama çarpışını izlemeye başladım. İşte şimdi yine düşüncelerim ve ben başbaşaydık. Aptal bir gülümseme belirdi suratımda. Dışarıdan gören bir insan deli olduğumu düşünebilirdi. Belki de düşünüyordu kim bilebilir?

Bir insanın hiç mi dostu olmazdı?Tamam belki sorun bendeydi. Şuana kadar benle arkadaş olmaya çalışan herkesi terslemiştim ya da kendimden bir şekilde uzaklaştırmıştım. İnsanlar bana iyi gelmiyordu işte, olmuyordu. Yapamıyordum.

Ben kendimi bildim bileli yalnızdım zaten. Babam Yeşim'le evlendiği günden beri yalnızdım, annem beni bırakıp gittiği günden beri yalnızdım.

Babamın anlattığı kadarıyla annem ve babam on dört yıl önce boşanmış, yani ben üç yaşındayken. Fakat anneme asla kızamıyordum. Ne tuhaf değil mi? Sizi terkeden bir insana en ufak bir nefret, kızgınlık besleyemiyorsunuz.

Annem İstanbul'da yaşıyormuş ve bir de çocuğu varmış. Bana vermediği değeri ona veriyor, bana göstermediği ilgiyi ona gösteriyormuş. On dört yıldır onu görmüyorum. Beni bir kere bile görmeye gelmemiş. Ona hiçbir şey yapmamama rağmen benden nefret ettiğini düşünüyordum. Sevse en azından arardı öyle değil mi? Bir kere merak ederdi.

14 yıldır onun beni gelip almasını bekliyordum. Bir kez olsun kızım desin, sarılsın isterdim.

Yeşim hep annemin yerine geçmek istese de buna izin vermiyordum.

Uyumak için yatağıma gittim ve yattım. Tüm bu bana acı veren düşünceleri bir kenara bırakıp uykuya dalmak için uğraştım.

Gözüme vuran rahatsız edici güneş ışığıyla uyandım. Bugünün tatil olmasının verdiği mutluluk tarifsizdi. Sürünüp yataktan kalktım.

Bugün yine deniz kenarına gidecektim, hatta orada küçük bir evim bile var.

Kahvaltı için aşağı indiğimde Yeşim gülümseyerek "Günaydın canım" dedi. Aslında iyi biriydi. Sadece ben ona soğuk davranıyordum. Bunun sebebi de ortadaydı. "Günaydın," dedim soğuk ses tonumla. Evimizin çalışanı olan Mehtap abla masaya portakal suyunu da koyduktan sonra "Başka bir isteğiniz var mı efendim?" diye sordu. "Hayır Mehtap Abla, teşekkürler," dedim. "Babam yok mu?" diye ekledim. Mehtap Abla tereddütle önce Yeşim'e sonra bana bakıp "İş gezisine gitti," dedi. Alayla gülümsedim ve "şaşırmadım," diye mırıldandım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 09, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

CANIMIN CANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin