3

86 9 3
                                    

Dün Soobin'le olan konuşmamızı hatırlayınca biraz garip hissettim açıkçası. Neden bilmiyorum ama ikimizde eşcinseldik ve arkadaş olabilir miydik bilmiyorum.

Sabah çalan alarmımla uyandım ve hazırlanmaya başladım. Okula geldiğimde Taehyun sınıfta yoktu ama tanıdık başka biri vardı, Soobin.

Çantamı sırama bıraktıktan sonra yanına gittim. "Günaydın Soob, nasılsın bakalım bugün?" geldiğimi görmemiş olacak ki beni fark edince kafasını baktığı telefonundan kaldırdı ve bana cevap verdi. "Ah, günaydın Hyuka. İyiyim sen nasılsın?"

"Ben de iyi gibiyim. Bugün müdürü görmedim ondan galiba." diyip lafı espriye bağladım. "Koridora çıkalım mı ya burası biraz fazla boğuyor beni."  "Olur tabii çıkalım Hyuka!"

Koridora doğru yürüdük ve orada olan banklardan birine oturduk. Bir süre hiçbir şey konuşmadık. Sadece sessizce oturduk. Sanırım Soobin'de dün olan konuşmamızdan sonra garip hissetti. Sessizliğimizi ben bozdum.

"Bu Taehyun'da gelemedi bir türlü. Normalde bu kadar geç kalmazdı hatta benden önce gelirdi okula. Ben bir arayayım şu serseriyi."
hafif ve kısık bir sesle kahkaha attı ve "Ara bakalım." dedi.

Taehyun'u aradım ama telefonunu açmadı. Tekrar aradım ve bu sefer açtı. Ama sesi bir garip geliyordu. Sanki, hasta gibi...

"Taehyun, okula gelmiyor musun? Bir de sesine ne oldu senin? Çok kötü geliyor."

"Kanka ben çok fena hasta olmuşum ya, yataktan kalkamıyorum bile. Bugün gelemeyeceğim okula. Yalnız olmazsın değil mi?"

"Ah yok hayır. Soobin var zaten onunla takılırım. Kendine dikkat et tamam mı ilaçlarını iyice iç ve yemeklerini de güzelce ye. Seni seviyorum Hyuniee~ görüşürüz"

Taehyun'la vedalaşıp telefonu kapattıktan sonra yanımda oturan Soobin bana meraklı gözlerle bakıyordu. Ah doğru ya, Taehyun'un olmasına o kadar çok alışmıştım ki, telefonda 'Yanımda Soobin var' dediğimi unutup Soobin'i unutacaktım az kalsın.

"Taehyun bugün gelemeyecekmiş hasta olmuş."

"Hasta mı olmuş? Ne zaman hasta olmuş ya, iyi mi peki şu an nasılmış?"

"Yataktan kalkamıyorum dedi bana da. Biraz hasta sanırım. Bugün beraber oturalım mı Soob?"

"Yani, olabilir aslında. Ben de normalde tek oturuyorum."

İkimizde anlaştıktan sonra beraber sınıfa geçtik ve dersin başlamasını beklemeye başladık. İlk ders psikolojiydi. Ve bu derslere müdür bizzat kendisi giriyordu. Sabah sabah çıldırmak üzereyim sanırım.

İsmini bile ağzıma almak istemediğim adam sınıfa girdi ve günaydın diyip masaya oturdu. Soobin ve sınıfın hepsi ayağı kalkarken ben umursamayıp aksine oturdum. Soobin o adamın benim üvey babam olduğunu hatırlamış olacak ki bana şaşkın gözlerle baktı ve o da herkesle birlikte sıraya oturdu. Soobin'e çok uykum olduğunu ve uyuyacağımı söyledim, kafamı direkt masaya koydum.

"Günaydın çocuklar. Bugünkü konumuz 'insan psikolojisi'. Lütfen ders kitaplarınızda sayfa 30'u açın. Derse başlıyorum birazdan." sınıfta bir sessizlik oldu muhtemelen o adam sınıfa bakıyordu kim var kim yok diye. Ben kafamı sıraya koymaya devam ettim. Sonra adam bana seslendi:

"Huening Kai, Taehyun yok mu bugün? Geç mi gelecekmiş yoksa?" sorusuna kulak vermeden daha çok içine kapandım. Soobin rahatsız olduğumu anladı sanırım, benim yerime o cevap verdi. "Evet hocam hastaymış Taehyun. Bugün okula gelmeyecek."

Soobin'in benim yerime cevap vereceğini bilmiyordum. Hafifçe başımı kaldırdım ve beni izleyen Soobin'e baktım. Benim ona baktığımı görünce biraz panikledi ve önüne döndü. Ben de, "Teşekkür ederim Soobinie~" diyerek utanmamasını sağlamaya çalıştım. Panik halde olan Choi Soobin çok tatlıydı bence. "Rica ederim Ning~" hafif kızaran yanaklarıyla kafasını bana çevirdi. Onun bu hali nedense çok hoşuma gitmişti.

Youngblood | | SookaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin