el-

81 11 1
                                    

elele bu savaşı kaybettik.
yitirilmiş ellerimizi müzelerde açık artırmaya sundular bizden habersiz
cebimizde, satılmış ellerimizin karşılığı kaç kuruşsa
el uzatamadığımız sürece kirliymiş bizim için para.

yalnızlığı ruhumuzla devşirdik
belli belirsiz cümleler kurduk anlaşılsın diye
her birimiz her bir kelimeyle adını bilmediğimiz 
şairlere özendik
cebimizde kuruşların yanında şıngırdayan edebiyatımız da olmasın mıydı
el uzatamıyorduysak da varlığı bizi korur kollardı

içimden okudum bu şiiri, gür bir adam sesiyle
durdu, durakladı her cümlenin katliyle
kendime bellediğim yolun üstünde koşan atın tımarından
ellerinden kan damlayan bir adam çıktı koşarak
uçmak ne demekti onun ardından bakarken anladım
elele kaybettiğimiz savaşı anımsadım onu izlerken
kelepçeler vurulan ellerine bakarken o
dolu ceplerime indiremediğim parmaklarımı hatırladım

müebbet yedi beceriksiz seyis
topallamasına ramak kalmış olsa da atın
cezası na orada, yolun üstünde verildi

keskin hatları vardı ölümün, bir şair öyle diyordu

belki de bildiğim tek şairdi, bilemem
talihimin kuşunu vurdulardı
bir yılbaşı akşamı günaha bulanmış bedenimi paraya konmasıyla 
temizleyeceğimi umarak bir bilet satın almıştım meydandan
kuşların çığırtkanlıklarına erişemiyordu kulaklarım zira
meydanda bağır çağır koşturan görevliler vardı
sirenleri susmayan genişçe bir araca -adını bilmiyorum-
sedyeyle bir adamı hırsla yetiştiriyorlardı
elleri
elleri kandan görünmeyen bir adamı

güçlükle kendimi eledim durdum,
-ellerimizi yitirmişken bu epeyi zordu-
elimi artık biri tutamayacak
kaldıramayacaktı da.
tam düşerken neye tutunabileceğimi hesaplamaya 
mahal kalmaması sevindirmişti beni bir ara
ellerimizle yaptıklarımızı yine ellerimizle yok etmek cümlesi
geldi aklıma
yine o şairdi bunu
ruhuma fısıldayan.
ellerini yitiren şair
sedyedeki adamın şair olduğunu anlayacak mahareti bana bağışlayan
talihimi yumrukladım sonra
el-
den-
ne-
gel-
ir.

26624

üstüme basıp geçmeseydin*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin