1

33 2 0
                                    

Kalabalık bi partideyim. Yakışıklı bir çocukla dans ediyorum, dokunmak yok.
Arkadaşlarım, arkadaşlarımız yanımda. Seni çok güzel bir kızla otururken görüyorum.
Ellerin kızın belinde. Kendi elimi belimde buluyorum bi anda.
Çocuğa dönüyorum. Çok yakınlaşmış.. Öpmeli miyim?
Öpmeye başlıyorum dudaklarını sallanmaya devam ederken. Beni izliyor musun?
Dudaklarından ayrıldığımda sana dönüyorum.
Nerdesin?
Kafamı döndürünce merdivenden kızla çıktığını görüyorum.
Benden daha güzel.
Kendimi kaybedip çocuğu tekrar öpmeye başlıyorum. Yüz bulduğu için elleri de artık rahat durmuyor. Ama sen gibi hissettirmiyor. O benim gibi hissettiriyor mu?
Unutmam gerek.
Düşünmemem gerek.
Atlatmam gerek.
Kendime hatırlattığı şeylerle kendimi evimde buluyorum adını bilmediğim çocukla.
Öpüşüyoruz. Bu doğru değil. Bu doğru hissettirmiyor. Bu yanlış. Sen..
Yatağa yatıyorum, üstümdeki çocuk ileri gitmeye başlamışken senden başka birinin dokunması hissi midemi bulandırıyor.
Kusmak istiyorum. Sen de istiyor musun?
Çocuğu tüm gücümle itip odadan çıkmasını söylüyorum. Burası kimin odası?
Bizim? Benim?
Umursamaz ama şaşkın tavırla terk ediyor odayı arkasında bir ben bırakarak.
Hep yalnızdım zaten hep yalnızım.
Yalnız Park Chaeyoung.
Masanın üzerinde duran şarap şişesini alıp dikiyorum kafama.
Ağlamıyorum, ona bile mecalim kalmamış inanır mısın?
Sadece duvarı izleyerek yalnızlığıma, sensizliğime içiyorum.
Sen de içiyor musun Jungkook?

je t'ai perdu en octobreHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin