Her insan çocukluğunu ister. Belki büyüdüğü zaman hiç geri dönemeyeceği o yılları.Hep içinde özlemdir .Omzuna yüklenen onca yükten bir kaçıştır çocukluğuna dönüş...
Gözlerinde canlanır o yıllar ah! bir çocuk olsam diye geçirir içinden belkide dönse o yıllara daha dolu dolu yaşamak ister özgürce hiç bir şey düşünmeden..
Bir çok insan çocuklugunu yaşamadan gençliginin baharıni görmeden büyüklerin karmaşa dolu yaşamına adım atar.Nurullah Ataçın dedigi gibi "Çocukluğu olmayanın gençliği de olmaz."
Gençliğini de hayatın yükü altinda büyütüverir çoğumuz.
Aslında her insanın hayalidir. Çocukluguna dönmek çünkü çocukluk hayatin en saf yanıdır.İnsanın geçmişine olan bağıdır çocukluk...Çoğumuz büyüdügümüzü sanırız ama hala çocuktur bir tarafımız.
Bir tren rayından korkusuzca gidebilmektir başına gelebilecek tehlikeyi düşünmeden. İlerde yaşıyacağı zorluklara karşı bir direniştir belki tehlikeyi göz ardı etmek, belki farkındadır ama hayat oyununun en güzel çağındadır kim bilir bu ürkek serçe yürek...
Geçenlerde parkta dalgın dalgın bir çocuğu salayan bir teyzeyi pür dikkat gözlerle inceledim belliki torunuydu salladıği. Okadar dalmiştı ki sanki o an elinde olsa cocukluğuna dönüp küçük kızın yerine geçip sallanmak istercesine doyasiya hem de bir bayram heyecanıyla.
Çocukluk bir masal gibi kalir herbirimimizin içinde bir daha geri gelmeyen tekrarı olmayan bir film şeridi gibi akıp gider gözümüzün önünden anılarıyla yaşanmışlıklarıyla , yaşayamadıklarıyla öylece geçip gider zamanının yolculuğunda bilinmezliklerinde..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAZAN ÇİÇEKLERİ
RandomGeçmişi unutmaya çalışırken gelecek hep önüne geçer insanın .Bir türlü utturmaz geçmişini aynı geçmişi tekrar tekrar yaşar insan, hayatı boyunca kaderi aslında hiç deyişmez, zaman deyişir,mekan deyişir olaylar deyiştir, kişiler deyişir ama kaderi...